Analiz

Haşdi Şabi Kuruluş Şartları ve ABD ile Savaşının Geleceği

Irak’ın kuzeyindeki Ninova bölgesinin merkezi ve Bağdat’tan sonra en büyük Irak kenti olan Musul, 10 Haziran 2014’te, Irak ordusu ve güvenlik güçleri ile yaşanan çatışmaların ardından birkaç yüz DEAŞ militanı tarafından ele geçirildi.

Musul’un dramatik düşüşü, DEAŞ’ı Irak’ın batı, doğu ve kuzey illerine doğru yöneltti. Salahaddin, Kerkük, Diyala ve Enbar şehirlerinin çoğunu ele geçiren DEAŞ daha sonra koalisyon güçleri tarafından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ve Erbil’e doğru ilerlerken durduruldu.

Devlet güçlerinin başarısızlığı, Şii otoritesini DEAŞ’la yüzleşmek için halk direniş gruplarının kurulması yönünde çağrı yapmasına neden oldu. Bu gruplar ilerde Haşdi Şabi olarak anılacaktı. DEAŞ’ı hezimete uğrattıktan sonra kuruluş amacı sona eren bu gruplar, Haşdi Şabi adı altında birleşerek silahlı halk grubu olmaktan, hukuki bir statüye erişti. Resmi Irak güvenlik kurumunun bir parçası haline gelerek, milis gücünden, düzenli askeri gruplara evrildi. Bu gruplar genel literatürlerinde İran’a bağlılıklarını beyan ediyor. 

Beyaz Saray’a sağcı başkan Donald Trump’ın gelmesi ile İran-ABD arasında tırmanan ilişkiler neticesinde, Haşdi Şabi, bu çekişmenin tarafı oldu. Örgüt, İran Devrim Muhafızları’nın önde gelen komutanı Kasım Süleymani ile Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi El-Mühendis’in 3 Ocak 2020’de öldürülmesinin ardından bu pozisyonu daha net bir şekilde ortaya koydu.

İran Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri Komutanı’nın, 9 Ocak’ta yaptığı basın açıklamasında Haşdi Şabi bayrağı ve Ortadoğu’daki başka grupların bayrağının yer alması, Haşdi Şabi’nin siyasi görünümü açısından Washington ve Tahran arasındaki çatışmanın dönüm noktalarından birisi oldu.

Haşdi Şabi Kuruluş Koşulları

Irak Şii Dini Otoritesi lideri Ali Sistani, 13 Haziran 2014’te Irak’ın güneyindeki Necef’te verdiği Cuma hutbesinde gençleri DEAŞ’a karşı Irak’a savunmak için güvenlik kuvvetlerine katılmaya çağırdı. Sistani, bu çağrının “Cihad-ı Kifaye” olduğunu duyurdu.   

Bu fetva, o zamanki Irak Başbakanı Nuri El-Maliki’nin ‘Irak’ı çevreleyen tehlike ile savaşma’ gerekçesiyle alternatif bir düzenli ordu kurulmasını açıklamasından sonra verildi. Ancak, askeri milis kurmak Irak anayasasındaki 9’uncu maddeye binaen yasaktı. Buna karşın Maliki, bir kararname çıkararak silahlı grupların gönüllülük esasınca askeri grup oluşturma izni verdi.  

11 Haziran 2014’te Maliki’nin DEAŞ’la mücadele krizini yönetmek için kurduğu bakanlar komitesi tarafından yapılan basın açıklamasında, gönüllü silahlı grupların, güvenlik güçlerini desteklemek için ‘Haşdi Şabi’ adı altında birleştiğini duyurdu. Böylece Haşdi Şabi yönetimi oluşturuldu.

Başbakanlık divan kararının 47’inci maddesine göre, Haşdi Şabi, bağımsız bir kuruluş olarak tanınarak ‘Haşdi Şabi Müdürlüğü’ oluşturuldu.

Haşdi Şabi’ye ‘bağımsız’ sıfatı verilmesi, düzenli orduya alternatif bir ordu olarak Irak devleti mekanizmasına yerleşmesindeki ilk adımı oldu. 2005 yılında kabul edilen Irak’ın daimi anayasasının 4’üncü bölümüne göre bağımsız kuruluşlar, yasama, yürütme ve yargı gibi devlet organlarına paralel olarak kurulan yasal kuruluşlardır.

Bu idari kanunun aslı, Paul Bremer (2003-2004) dönemine dayanıyor. Bremer, Bazı devlet kuruluşlarının bağımsız kuruluşlar olduğuna dair bazı karar/ talimatlar yayınlamıştı. 56’ıncı ve 18’inci karar doğrultusunda bağımsız olarak tanınan bu kuruluşların en önemlileri şöyle: Irak Merkez Bankası, Irak Mali Denetim Ofisi, Medya Komisyonu.

Haşdi Şabi’nin devlet kurumları adı altında anılması için oy birliği ile çoğunluk sağlanarak, 26 Kasım 2016’da parlamentodaki oylama ile onaylandı. Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı Falih Fayyad, Haşdi Şabi’nin başına getirilirken yardımcıslığına da Ebu Mehdi El-Mühendis getirildi. Bu iki isim Eski Başbakan Nuri Maliki’nin başkanlık yaptığı Davet Partisi’nin iki eski üyesiydi.

Haşdi Şabi’nin Devletle Entegrasyonu

Eski Irak Başbakanı Haydar İbadi’nin 9 Aralık 2017’deki açıklamasından sonra DEAŞ’a karşı tamamen zafer kazanıldığını açıklamasından sonra, 3 senedir devam eden çatışmaların ardından ve devlet ülkenin 3’te birini geri aldı. İbadi hükümeti, medyanın bu milislerinin devlet içindeki varlığının tehlikesini anlayarak özellikle medyanın Haşdi Şabi zaferi olarak lanse etmesinin ardından. İkinci sebep ise, siyasi arenada etkisi olan Şii grupların kendine rakip olarak Haşdi Şabi’den rahatsız olması. İbadi, gayriresmi kuruluşların silahlarını devlete teslim etmesine yönelik bir talimat verdi, ancak bu çağrısı karşılık bulmadı. Bunun nedeni, silahlı gruplar DEAŞ’ın halen uyuyan hücreleri olduğunu iddia ederek, genel kurmayın emrine itaat etmedi. İkinci sebep ise “cihad-ı kifaye” fetvasına dayanan dini kuruluş nedenini muhafaza etmekti. Haşdi Şabi’nin dağılmasının yeni bir Sistani fetvasına bağlı olarak gerçekleşmesini istediler ancak henüz böyle bir fetva verilmedi.

Hükümet, Şii merci ve Haşdi Şabi liderleri arasında geçen görüşmelerin sonucunda silahlı güçler ile güvenlik kurumlarının entegre olmasının zorunluluğuna ve terhis olan ve sivil hayata gönüllü olarak dönen savaşçılara ücret ödenmesi kararına varıldı. 

Siyasi Entegrasyon

2018 seçimleri, Irak işgalinden bu yana yaşanan en önemli siyasi olay olarak tarihe geçti. DEAŞ’ın Irak’da geniş toprakları ele geçirmesinin ve 3 sene süren savaş sonucunda hezimete uğraması, Haşdi Şabi’nin bu savaşta önemli bir rol oynayarak bir halk tabanı elde etmesi, örgüt liderlerini siyasi arenaya itti.

2015 yılında onaylanan siyasi partiler kanunu, askeri ya da buna benzeyen siyasi kuruluşların yasaklanmasını ve siyasi kuruluşların herhangi bir askeri güçle temas içinde olmasını yasaklıyordu. 

Haşdi Şabi liderlerinin siyasi arenaya girmesine hazırlık olarak askeri görevlerinden istifa ederek parlamento seçimlerine katılmalarının yolu açıldı. Büyük bir koalisyon oluşturarak “Fetih” çatısı altında toplanan bu gruba, İran’a yakınlığıyla bilinen Haşdi Şabi lideri Hadi El-Amiri liderlik etti. Bağımsız Seçim Kurulu verilerine göre, seçimlere katılan 116 partiden 23’ü  Haşdi Şabi’ye bağlı. Bunlardan en önemlileri; Bedr Örgütü, Ashab-ül Ehlül Hak, Harakat Hezbollah al-Nujaba, Irak Hizbullahı, Kaim Hareketi, 15 Şaban Hareketi, Risaliyyun Hareketi. Bağımsız seçim kurulu, bazı parti liderleri Haşdi Şabi’den istifasını açıklayarak askeri olaylara karışmayacaklarını taahhüt etti. 

Fetih Koalisyonu, parlamentodaki 329 sandalyeden 47’sini kazanarak, ikinci parti oldu. Mukteda Sadr liderliğindeki Sairun Koalisyonu’ndan sonra ikinci oldu. Eski Başbakan Nuri El-Maliki ve Haydar El-İbadi’nin liderlik ettiği Davet Partisi’nin iki kolu ise seçimlerin üçüncüsü oldu.

Bu şekilde Haşdi Şabi, her aktörün kendi menfaatleri için çalıştığı Irak siyasi sahasında, önemli bir aktör haline geldi.  Bu durum, Şii- Şii rekabetinin şeklini değiştiren yeni bir siyasi harita oluşturulmasına yol açtı.

Haşdi Şabi çatısı altındaki savaşçılar 3 kısma ayrılıyor. 

Birinci kısım:

Irak dışında kurulan gruplar, genel olarak İran’da oluştu veya 2003’te ABD’nin IRak’a girişiyle berbaer kuruldu. Dini mercii İran devrim lideri Ali Hamaney’e bağlı olan Irak’taki gruplar, bundan dolayı “Haşd-I Velayi” deniyor. Yani Haşdi Şabi’ye bağlı gruplar. Sayıları 20’yi bulan bu grupların en önemlileri şunlar: Hadi El-Amiri liderliğindeki Bedr Örgütü, Qais Khazali liderliğindeki Ashab-ül Ehlül Hak grubu, Ebu Mehdi El-Mühendis liderliğindeki Hizbullah Tugayları, Ali El-Yasiri komutasındaki Horasan Tugayları, Ali Kaabi liderliğindeki Hizbullah Al-Nujaba Hareketi, Şebl El-Zeydi komutasındaki İmam Ali Tugayları, Ebu Ala El-Velai komutasındaki Seyyid El-Şüheda Tugayı, Adnan El-Şehmani komutasındaki Risali Akımı Tugayları, Ebu Fatıma El-Musevi komutasındaki Esedallah El-Galip Bölüğü ve Ebu Avs El-Cefafi komutasındaki Ebu’l Fadl El-Abbas Güçleri.

İkinci Kısım:

“Cihad-i Kifaye” fetvasına binaen kurulak gruplar “Haşd-I Atabe” olarak biliniyor. Şii Merci Ali Sistani’ye bağlı olan bu gruplar, isimlerini Irak’ta kutsal olarak Kabul edilen Ehl-i Beyt türbe isimlerinden almıştır; 

Üçüncü Kısım:

Iraklı Şii siyasi partilere bağlı olan bu gruplar; Mukteda Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi ve silahlı kanadı El-Selam Tugayı.

Ammar El-Hakim liderliğindeki, silahlı kanadı Bedr Örgütü olan Yüksek İslam Konseyi, 2007’de meclise girebilmek için askeri kolundan uzaklaştı. Ancak daha sonra bu konsey silahlı gruplar oluşturdu; El-Cihad Tugayı, El-AkideTugayı, Aşura Tugayı. Bu gruplar daha sonra Haşdi Şabi’ye katıldı.

Silahlanma ve askeri güç

ABD silahlandırması: Haşdi Şabi’nin silahlanmasının ana kaynağı Irak devleti ve ordunun cephanesidir. Özellikle de Haşdi Şabi’nin resmi olarak devlet güvenlik birimleri altında bir varlığa dönüşmesiyle birlikte. Özellikle başbakan ve genelkurmay başkanının emri ile buraya geçmesinin ardından. ABD silahlarının, Haşdi Şabi’ye ordu cephanesi üzerinden ulaştığını söylemek mümkün. Bu durum Washington’ı endişelendiren bir mesele haline geldi.

Örgüt, DEAŞ’la yaptığı savaşlarında ağır ve orta düzeydeki ABD yapımı silahlar kullandı. Sahadaki kaynaklara göre, kullanılan teçhizattan bazıları şöyle; ABD yapımı M1 Abrams tankları, 113M Zırhlı personel taşıyıcısı, 120 mm’lik Morta topları ve AT4 füzesavarları.

Şubat 2018’de ABD sitesi Past Daily, ABD yönetimi, 2008 yılında Irak hükümetine verdiği tanklarıni 9 tanesinin Haşdi Şabi’nin eline geçtiği için geri almak için çaba harcadığını yazdı.

Rus silahlandırması: ABD ve Rusya rekabeti ve Ortadoğu’daki çıkar çatışması, Rusya’nın Haşdi Şabi’yi kendine çekmesine sebep oldu. Washingrton’ın Haşdi Şabi’yi karşısına aldığı dönemde Moskova onunla yakınlaşmaya çalışarak İran desteği ve arabuluculuğuyla silah yolladı.

Haşdi Şabi’ye bağlı medya kuruluşları, örgütten Falih El-Fayyad liderliğindeki bir grubun 10 Haziran 2016 ve 20 Aralık 2016 tarihlerinde Moskova’ya gittiğini duyurdu. Ziyarette Rus Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev ile görüşen Fayyad, Rus lideri Vladimir Putin’e yazılı bir mektup yolladı.

Haşdi Şabi bu ziyarette, Rusya’dan karşılıksız olarak RPG7 ve RPG9 gibi orta düzey ve hafif Rus silahları, füzeler, keskin nişancı silahları, kurşun geçirmez yelekler aldı.

Uluslararası Af Örgütü’nün 5 Ocak 2017’de yayınlanan rapora göre, Haşdi Şabi, 72T cinsi Rus tankları, Grad füzeleri, keşif İHA’ları ve diğer savaş ekipmanlarını kullandı.

Rapor, Haşdi Şabi’nin askeri tersanesinin birden çok kaynağı var: İran ve Avrupa ülkeleri. 16 ülkede üretilen silah taşımacılığından da istifade eden örgüt, tank, top ve hafif silahlar elde etti.  

DEAŞ’tan alınan silahlar: Haşdi Şabi DEAŞ’ın kamplarında bırakılan askeri mühimmatlardan faydalandı. Füzeler, orta düzeydeki silahlar, topçular, havan topları, çeşitli miktarda mühimmatlar, patlayıcılar, mayınlar. Basın kaynaklarından elde edilen bilgilere göre, Haşdi Şabi, Irak ordusuyla rekabete girerek, DEAŞ ‘ın elindeki şehirleri kurtardıktan sonra kamplardaki silahları ele geçirdi.

Olası çatışma senaryoları

ABD ile Haşdi Şabi karşılaşması muhtemel bir olay değil, gerçek bir vaka haline geldi. Haşdi Şabi’nin Irak ve Suriye’deki önemli unsurları ve karargahları hedef almasıyla başlayan ABD saldırıları, Haşdi Şabi’nin Başkan yardımcısı ve İran Kudüs Gücü Komutanı’nın öldürülmesiyle sonuçlandı.

Haşdi Şabi, Suriye topraklarındaki ilk darbeye 9 Eylül 2019’da maruz kaldı. Haşdi Şabi’nin Kasım Süleymani’ye yakınlığıyla bilinen Cafer El-Musevi’nin önderlik ettiği 39.Tugaya  bağlı olan İbdal Hareketi, resmi açıklamalara göre kime ait olduğu bilinmeyen uçaklarca saldırıya maruz kaldı. Ancak Haşdi Şabi kaynakları, uçakların İsrail’e ait olduğunu ve saldırı sonucu çok sayıda kişi hayatını kaybetti ve yaralananlar oldu.

11 Eylül 2019’da Irak Parlamentosu’ndaki Savunma ve Güvenlik Komitesi, Haşdi Şabi’ye ait karargah ve silah depolarının Temmuz ve Ağustos ayında 12 hava saldırısına maruz kaldığını duyurdu. 

Buna karşılık, Haşdi Şabi’ye bağlı gruplar Irak’taki ABD unsurlarına saldırı düzenledi. Bağdat’taki Büyükelçilik binasını hedef alan örgüt, ABD askerlerinin bulunduğu üs ve karargahlara da saldırdı.

27 Aralık 2019’da Kerkük’ün kuzeybatısında bulunan K-1 askeri üssüne saldırı düzenlendi. Saldırı sonucu bazı yetkili bir ABD güvenlik görevlisi öldürülürken, bazı askerler yaralandı. Buna karşılık ABD, Suriye sınırındaki El-Kaim şehrinde bulunan Irak Hizbullah kamplarını ve Suriye içinde bulunan kampları hedef aldı. Saldırılarda 25 kişi hayatını kaybederken, onlarca kişi yaralandı.

Haşdi Şabi, bu saldırıya 31 Aralık’ta Yeşil Bölge’deki 1979’daki Tahran’daki ABD Büyülelçiliği saldırısını anımsatan bir olayla, silahsız bir kitle toplayarak büyükelçilik binasını kuşatarak, kapılarını ateşe vererek karşılık verdi.

Bazı analistler, Kasım Süleymani suikastini ABD Başkanı Donald Trump’ın doğrudan talimat vererek, bu saldırıya cevap olarak gerçekleştirdiğini düşünüyor. Bu durum, İran destekli Haşdi Şabi ile Washington arasındaki ilan edilmeyen çatışmanın örgütün taraf olarak girerek artık aleni olarak görülmesine yol açtı.

İki taraf arasındaki çatışmaya ilişkin 3 senaryo bulunduğunu söylemek mümkün:

Birinci senaryo: İran ve ABD arasındaki çatışma kurallarının değişmemesi ve iki tarafın da potansiyel bir savaştan olabildiğince kaçınma senaryosuna dayalıdır. Özellikle de Kasım Süleymani suikastine karşılık olarak 8 Ocak 2020’deki İran’ın ABD üslerine yönelik tartışmalı saldırıları. Bu saldırılar, ABD tarafından makul karşılanırken, iki taraf arasında geçici sakinlik durumuna dönülmesine yol açtı.

Bu durum, vekalet savalarının devamı manasına geliyor. Haşdi Şabi, bu savaşın temel unsuru.  Haşdi Şabi’nin aralıklı olarak gerçekleşen kısıtlı taciz saldırılarına karşılık olarak bazen ABD, bazen İsrail karşılık vererek örgütü hedef alacaktır.

İkinci Senaryo: Süleymani ve El-Mühendis suikastlarına verilen tepkileri göz önüne alırsak, ikinci senaryonun İran ve Haşdi Şabi de dahil İran’a bağlı diğer silahlı grupların; bölgedeki ABD varlığını sona erdirmek üzere intikam vaatleri üzerine yoğunlaştığını görüyoruz.

ABD güçlerinin Irak’tan çıkarılmasında, 5 Ocak 2020’deki Irak parlamentosundaki kanunlara ve yasal yöntemlerin başarısızlığa uğramasına rağmen; İran’a bağlı milislerin ‘vur-kaç’ operasyonları ile bizi ABD varlığının zayıflatılması senaryosuna itiyor. Bu çatışma her halükarda güvenli olmadığı gibi; ABD vatandaşlarının öldürülmesi gibi büyük bir hatadır. Bu büyük hata, iki tarafın da kaçındığı kapsamlı bir çatışmaya dönüşebilir.

Kapsamlı çatışma; İran’daki 52 önemli hedefe yönelik tehdidini gerçekleştirebilir.  Böylece İran, kendisini ABD’nin karşısında bulacaktır. İki taraf arasındaki askeri güçlerin dengesizliği nedeniyle tek seçenek tüm bölgeyi, kendisine bağlı grupları kullanılarak çatışmaya sürükleyecektir. Haşdi Şabi, Suudi Arabistan ve Kuveyt’teki petrol sahalarını hedef alma gücüne sahip. Ayrıca Suriye’deki uzantısı Golan Cephesi’ni harekete geçirerek, İsrail ile çatışabilir. Hizbullah üzerinden de Güney Lübnan’ı harekete geöirebilir. Husilerle iş birliği yaparak, uluslararası Babul Mendeb ulaşım yolunu kapatabilir. Bu yol ile Körfez’de bulunan Hürmüz Boğazı’nın eş zamanlı olarak kapatılması durumunda; Tahran ve Washington çatışmasının başladığı anlamına gelir. Bu durum ise, ABD ile Rus-Çin ittifakı karşılaşmasının gölgesinde sonuçlarının ön görülemeyeceği bir çatışmaya dönüşebilir.

Üçüncü senaryo: Yeni bir nükleer anlaşma yapılabilir. Washington ve Tahran arasındaki sert açıklamalara rağmen Umman diplomasi hareketi, iki taraf arasındaki diyalogun kulisler ardında devam ettiğini gösteriyor.

İran’a karşı ABD yaptırımlarının en azami seviyeye ulaşmasıyla ve İran ekonomisini gerçek bir krize girmesi yeni bir anlaşma olasılığını mümkün kılıyor. Nitekim, karşılıklı açıklamalarda bunu gözlemleyebiliyoruz. Trump yönetiminin İran tarafı ile yapacağı herhangi bir uzlaşma, Haşdi Şabi’nin dağılma meselesini gündeme getirecektir. Haşdi Şabi’nin büyümesi, İsrail’in güvenliği için bir endişe kaynağıdır.

Haşdi Şabi’nin dağılması Irak siyasi gündeminde tartışmalı bir mesele haline geldi. Birçok taraf, DEAŞ’ın yenilgisinin ardından varlık nedeninin gereksiz olduğunu belirterek, örgütün dağılmasını istedi. Ancak İran vetosu bu talepleri bertaraf etti. Washington ve Tahran’ın yeni bir anlaşma yapması halinde, Haşdi Şabi’nin dağılması Irak siyasi mutabakatı çerçevesinde pazarlanabilir

Muhammed Sadık Emin

Anadolu Yakın Doğu Araştırma Merkezi

Anadolu Yakın Doğu Araştırma Merkezi

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: