Srebrenitsa Soykırımı Anısına

Bosna’da 4 yıl süren savaş, Bosnalı Sırplar tarafından planlandı ve uygulandı. Bosnalı Hırvatlar da daha sonra Sırplara katıldı. Bu savaş, ülkeyi aralarında paylaşmak isteyen Sırbistan ve Hırvatistan’dan eğitimli askerlerin desteğiyle gerçekleştirildi. Nihai hedefi “Büyük Sırbistan’ın kurulması” olan askeri liderler, savaşın başlangıcında paralı askerleri kullanarak, genel askeri stratejilerinin bir parçası olarak Sırp güçlerinin eliyle; insanları zorla sınır dışı etme, işkence, toplu katliam, toplama kampları kurma ve sistematik cinsel şiddet de dahil olmak üzere sivillere karşı korkunç katliamlar gerçekleştirdi.
Savaş sırasında Birleşmiş Milletler, sivilleri korumak, olası mülteci krizini engellemek, güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla 6 ‘güvenli bölge’ belirledi. Tamamen silahtan arındırılması gereken bu bölgelerde insanların tamamına silahlarını teslim etmeleri için çağrılar yapıldı. Ancak sivillerin korunması için güvenli bölge olması beklenen alanlar, güvenli yer olmadı, bilakis Bosnalı siviller için gerçek bir hapishaneye dönüştü.
Bosnalı Sırplar, özellikle Saraybosna ve Gorajde başta olmak üzere bu bölgelere insani ve tıbbi yardım taşıyan konvoyların geçişini sürekli engelledi.
Bu gibi eylemlerin sonucu olarak, bütün bölgelerde durum son derece kötüydü. Gıda yoksunluğu, tıbbi ekipman eksikliği çeken Bosnalılar, su ve elektrikten de mahrumdu. Aynı zamanda Sırp güçleri saldırılar düzenliyor, çoğu zaman gelişigüzel bir şekilde siviller hedef alınıyor, sivillerin yaşam koşulları dayanılmaz hale geliyordu.
Drina Nehri’nin iki ülke arasında doğal bir sınır olarak kabul edildiği Sırbistan sınırına yakın bir kasaba olan ve BM güçlerinin bulunduğu Srebrenitsa da Birleşmiş Milletler’in ‘güvenli bölge’ olarak belirlediği bir bölgeydi.
Mladiç komutasındaki Bosnalı Sırp güçleri, paralı askerler ile birlikte 6 Temmuz 1995’te tamamen planlı bir şekilde Srebrenitsa’yı işgal etmeye başladı.
Birleşmiş Milletler, Srebrenitsa’daki Birleşmiş Milletler üssünde yardım bekleyen yüzlerce kişiye barınma sağlamamakla beraber, güvenli bölgedeki Hollanda birlikleri sivilleri kesinlikle korumadı. Kasabada, saldırılar sonucu direnme güçleri olmayan yaklaşık 50 bin silahsız insan vardı. 11 Temmuz ve onu takip eden 2 gün, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da işlenen en kötü katliam olarak tarihe geçecekti.
Sırp güçleri, aralarında kadın, erkek, yaşlı ve çocukların bulunduğu 8 binden fazla Müslüman’ı Srebrenitsa’daki tutuklama kamplarında infaz ettiler.
Bu bölgedeki Bosnalı Müslümanlar, tutuklama yerlerine götürüldükten sonra gözleri bağlandı, daha önce hazırlanmış mezar yerlerine götürüldüler ve kurşuna dizilerek doğrudan infaz edildiler.
Toplu katliamı gizlemek için, bu toplu mezarlarda cesetler bir veya iki kez yeniden gömüldü. Çoğu kurbanın otopsi işlemlerinin halen bitmemesinin nedeni budur.
Her yıl, bir önceki yıl kimlikleri tespit edilen kurbanlar da gömülmeye devam etti. Şu ana kadar Srebrenitsa’da katledilen 8 bin 327 kişiden, 6 bin 643 kurbana ait kalıntılar defnedildi. Bunun yanı sıra, kurbanları tespit etme ve otopsi tamamlama çalışmaları devam ediyor.
Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, Srebrenitsa’daki kitlesel infazı soruşturarak, bu katliama ilişkin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da sivillere karşı işlenen en kötü katliam ve en korkunç soykırım suçu olduğuna hükmetti.
Soykırım, Sırp Cumhuriyeti Ordusu komutanı Ratko Mladiç önderliğinde gerçekleşti. O dönem görev yapan paralı askerler, Sırbistan İçişleri Bakanlığı’nın doğrudan kontrolü altındaydı.
Ratko Mladiç ve diğer askeri yetkililer, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafındandan soykırım suçu işlemekle suçlanıyor.
Mladiç hakkında, Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan’daki uluslararası mahkemelerde Srebrenitsa’daki soykırım ve diğer suçlar nedeniyle toplamda 700 yıldan fazla hapis cezasına hükmedildi. Emir-komuta zincirinde karar mekanizmasında rolü olan 47 kişi ise, infaz emirleri verme gerekçesiyle yargılanıyor.
Mahkemeler, General Mladiç de dahil olmak üzere, henüz nihai karar olmasa da 5 kişiye müebbet hapis cezası verdi.
Bazı Bosnalı Sırp tarihçiler ve siyasiler Bosna’daki soykırım ve etnik temizliği inkâr etmeye devam ettikleri için bugün Srebrenitsa’daki soykırım reddediliyor ve araştırılmasına izin verilmiyor. Soykırım reddi, yasal olarak suç sayılmadığı için; soykırım inkârcıları tarafından tarih alenen çarpıtılıyor.
Ayrıca, Srebrenitsa soykırımı genellikle aşırı sağa ideolojik bir gerekçe olarak kullanılarak, bu gruplara bir çeşit ‘ilham kaynağı’ olarak görülüyor.
Rusya, Bosna’daki etnik temizlik ve soykırımı çarpıtmaya çalışan Sırbistan’ı en çok koruyan ülkelerden biri olarak biliniyor. Nitekim, 2015 yılında Srebrenitsa katliamını kınayan BM kararını veto etti. Sırbistan “Sırp karşıtı” olarak nitelediği bu kararı destekleyen Avrupa ve ABD hükümetlerini kınarken, Rusya bu konuda Sırbistan’ın yanında yer aldı.
Srebrenitsa’dan çıkarılacak ders, hiçbir toplum önyargı ve hoşgörüsüzlüğe karşı savunmasız değildir. Bu nedenle hepimiz bu güçlere karşı uyanık olmalı, daha güçlü, daha dayanıklı topluluklar kurmak için zamanında harekete geçmeliyiz.