Raporİsrail’in Gözünden Körfez ve Türkiye

İsrail’in Gözünden Türkiye | Eylül 2021

PDF OLARAK PAYLAŞ
PDF'i indirmek için tıklayınız

Eylül Ayı Önemli Gelişmeler

19 Eylül: TASC İle Ortodoks Yahudi Ticaret Odası Ortak Deklarasyon İmzaladı.

19 Eylül tarihinde Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) ve Ortodoks Yahudi Ticaret Odası (OJC) arasında ortak bir deklarasyon imzalandığı bilgisi paylaşıldı. Bildiride özellikle İsrail’e karşı ekonomik ve siyasi boykot kampanyasının küresel çapta en önde gelen aktörlerinden BDS (Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar Hareketi)’ye karşı çıkılması ve İbrahim Anlaşmalarının desteklenmesi Türk kamuoyunda ciddi tepkilerle karşılandı.

21 Eylül: Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kuruluna Hitap Etti.

Konuşmasında Türkiye’nin Afgan halkının yanında olmaya devam edeceğini söyleyen Erdoğan, “Suriye krizinde insanlık onurunu kurtaran bir ülke olarak, artık yeni göç dalgalarını karşılamaya ne imkanımız ne de tahammülümüz vardır.” dedi. Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselelerine de değinen Erdoğan, Doğu Akdeniz’de en uzun kıyıya sahip Türkiye’yi yok sayan anlayıştan vazgeçilmesi çağrısında bulundu. 

Orta Doğu hakkındaki konuşmasında Erdoğan “İşgal, ilhak politikalarına mutlaka ve derhal son verilmelidir. Kudüs’ün BM kararına dayanan uluslararası statüsüne, Filistin halkının haklarına yönelik ihlallere karşı durmayı sürdüreceğiz. İki devletli çözüm vizyonu yeniden canlandırılmalıdır. 1967 temelinde başkenti Kudüs olan bağımsız ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devletinin kurulması öncelikli hedeflerimiz arasında yerini koruyor.” dedi.

23 Eylül: TASC, Ortodoks Yahudi Ticaret Odasıyla İmzalanan Deklarasyondan Çekildi.

Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC), 23 Eylül tarihinde yayımladığı açıklamayla uygun konsensüs olmaması sebebiyle bildiriden çekildiğini duyurdu.

27 Eylül: İsrail Başbakanı Bennett BM Genel Kuruluna Hitap Etti.

Genel kuruldaki hitabında Naftali Bennett sık sık İran tehdidinden bahsederken Filistin-İsrail meselesinden hiç bahsetmedi. Konuşmada Filistin meselesinin görmezden gelinmesi İsrail basınında tepki çekti. 

Eylül Ayında İsrail Basınında ve Araştırma Merkezlerinde Türkiye Hakkında Öne Çıkan Yayınlar 

Kudüs Strateji ve Güvenlik Enstitüsü (JISS) “21. Yüzyılda İsrail (ve Komşuları) İçin Büyük Bir Meydan Okuma Olarak Türkiye” başlıklı geniş bir makale yayımladı. Makalede şu hususlara temas ediliyor[1];

  • Giriş kısmında Türkiye ile alakalı çeşitli bilgiler verilirken özellikle Osmanlı geçmişine ve NATO’daki ikinci en büyük ordu olmasına vurgu yapılıyor. Türkiye’nin, Obama ve Trump döneminde ABD’nin Orta Doğu’ya katılımını azaltma eğiliminde olmasıyla birlikte uygun ortamı bularak küresel statüsünü güçlendirdiği ifade ediliyor.
  • Süreç içerisinde Türkiye’nin Batı blokundan uzaklaştığı ifade ediliyor. Türkiye’nin Irak, Suriye, Katar ve Somali’de askeri varlığını sürdürmesi ve Doğu Akdeniz’deki talepleri, Osmanlı egemenliğinde olan topraklarda etkisini artırma gayreti olarak değerlendiriliyor. Günümüzde Türkiye’nin laiklikten uzaklaştığı, siyasette İslamcı ve Neo-Osmanlıcı bir söylemin egemen olduğu belirtiliyor.
  • AK Parti, Müslüman Kardeşler’in Türkçe versiyonu olarak tanıtılarak gücünü milyonlarca yoksulu orta sınıfa taşıyan ekonomik büyümeden aldığı ifade ediliyor. İç politikadaki değişimlerden bahsedilen kısımda AK Parti ile birlikte Türkiye’nin Kemalist değerlerden giderek uzaklaştığı, başta eğitim sistemi olmak üzere kademeli bir İslamileşme sürecine girdiği, ordunun gücünün süreç içerisinde kırıldığı, başkanlık sistemiyle Erdoğan’ın gücünü pekiştirdiği bir süreç tablosu çiziliyor. 
  • AK Parti’nin son dönemde yaşadığı güç kaybının nedenleri olarak COVID süreciyle daha da şiddetlenen ekonomik sıkıntılar ve MHP ittifakı nedeniyle Kürt seçmenden kopması sayılıyor. Bu noktada AK Parti’den yaşanan kopmalara (Gelecek Partisi ve Deva Partisi) da temas ediliyor.
  • Dış politikayla alakalı bölümün girişinde Türkiye’nin NATO üyeliği, Doğu ile Batı arasında bir enerji köprüsü olması ve mülteci krizlerini durdurması gibi etkenler üzerinden uluslararası arenada önemini artırdığı ifade ediliyor.
  • AK Parti hükümetiyle birlikte Türkiye’nin Katar’la güçlerini birleştirerek İslamcı hareketleri desteklediği belirtilirken Türkiye’nin Hamas’a desteği, Davos çıkışı ve Mavi Marmara olayları özellikle ele alınıyor. Erdoğan’ın İsrail’le normalleşme anlaşmalarına karşı savaştığı ifade ediliyor. Son kısımda ise Türkiye’nin Libya’ya müdahil olması ve Mavi Vatan doktrinine uygun hareket etmesi, Doğu Akdeniz’de dengeleri baltalama girişimi olarak nitelendiriliyor.
  • IŞİD ile mücadele noktasında ABD’nin Türkiye’ye güvenmemesi ve S-400 krizi sonrası Ankara ile Washington arasında bir tür düşmanlığın ortaya çıktığının belirtildiği yazıda, Türkiye ile Çin ve Rusya arasında da karmaşık ilişkilerin olduğu ifade ediliyor.
  • İsrail’e politika önerilerinin yer aldığı kısım, Türkiye’deki siyasi değişimin Erdoğan dönemiyle sınırlı kalmayıp Erdoğan döneminden sonra da devam edeceği uyarısıyla başlıyor. Türkiye’de hâkim olan İsrail karşıtı söyleme rağmen İsrail’in, Erdoğan sonrası daha ılımlı bir hükümetle potansiyel iş birliği fırsatlarını göz önünde bulundurarak temkinli bir yol izlemesi gerektiği belirtiliyor. Ancak İsrail’in Türkiye’yi frenleyecek çeşitli yolları da aktif tutması tavsiye ediliyor. Bu noktada İsrail’in ABD ve Mısır-BAE-Yunanistan ile kurduğu uyumdan faydalanabileceği belirtiliyor.
  • Yazının son kısmında Türkiye’deki siyasi partilerle alakalı değerlendirmelere yer veriliyor. AK Partinin incelendiği bölümde Erdoğan sonrası partinin liderinin kim olacağı tartışmalarına temas edilerek Süleyman Soylu ve Hulusi Akar gibi isimlerin ön plana çıktığı ifade ediliyor. CHP ile ilgili bölümde ise Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce ve Ekrem İmamoğlu arasındaki liderlik mücadelesi ele alınıyor. Milliyetçi Hareketler başlıklı kısımda ise MHP ile AK Parti’yi ittifaka götüren süreç ile Meral Akşener liderliğinde İyi Parti’nin MHP’den kopuş süreci ele alınıyor. Son kısımda HDP’nin gelecek seçimlerde belirleyici rol oynayacağı ifade ediliyor.

Şekil 2: Yazıda seçim anketlerinin ortalamasını içeren bir grafiğe de yer verilirken, ne Ak Parti-MHP koalisyonunun ne de CHP-İyi Parti koalisyonunun %50’yi geçemediği belirtiliyor.

Eylül Ayı Genel Değerlendirme

Türkiye-İsrail ilişkileri açısından, her iki ülkenin iç siyasette birbirlerine karşı geliştirdiği retorik ve dış politikada mevzilendikleri konumları göz önüne aldığımızda hızlı bir dönüşüm söz konusu olmayacaktır. Her iki hükümet de ikili ilişkiler açısından direkt bir inisiyatif almaktan uzak duruyor. Ancak çevrede gerçekleşen çeşitli gelişmeler, Ankara-Tel Aviv hattında potansiyel bir yakınlaşmanın habercileri olarak yorumlanıyor. Herzog-Erdoğan arasında gerçekleşen telefon görüşmesiyle ortaya çıkan görece olumlu atmosferin devam etmesini sağlayan gelişmeler meydana gelmeye devam ediyor. Ancak iki tarafın da geçmişin yükünü omuzlarından atması kolay olmayacağa benziyor.

Ankara-Tel Aviv hattı bölgede birçok ortak çıkarı paylaşmasına rağmen mevcut hükümetlerin söylem ve tutumları, ilişkilerin alenen geliştirilmesinin önüne geçiyor. Ancak iki ülke arasında perde arkasında işleyen bir iş birliği olduğuna dair elimizde yeterli veri de mevcut. İki ülke arasında temelde ticari ve askeri/istihbari ilişkilerin devam ettiği düşünülüyor. Özellikle İsrail’de gerçekleşen hükümet değişiminden bu yana Ankara-Tel Aviv arasında yaşanan gelişmeler, iki ülke arasında söylem bazında da bazı değişiklikler olabileceği potansiyelini gösteriyor. Ancak geçmişin getirdiği yük sebebiyle her iki ülkenin de hızlı bir dönüşüme hazır olması beklenmemektedir. Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi’nin (TASC) gelen baskılar üzerine Ortodoks Yahudi Ticaret Odasıyla imzaladığı ortak deklarasyondan çekilmesi de buna işaret eden önemli bir gelişme oldu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretiyle eş zamanlı olarak 19 Eylül tarihinde Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) ve Ortodoks Yahudi Ticaret Odası (OJC) arasında ortak bir deklarasyon imzalandığı bilgisi paylaşıldı. Bildiride özellikle İsrail’e karşı ekonomik ve siyasi boykot kampanyasının küresel çapta en önde gelen aktörlerinden BDS (Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar Hareketi)’ye karşı çıkılması ve İbrahim Anlaşmalarının desteklenmesi Türk kamuoyunda ciddi tepkilerle karşılandı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran’ın deklarasyonun meydana gelmesinde etkin bir rol oynadığına işaret eden çeşitli emareler de mevcuttu. Anlaşmaya imza atan TASC ile Kıran arasında anlaşmadan birkaç ay önce bir toplantı gerçekleşmişti. Ayrıca Kıran’ın Ortodoks Yahudi Ticaret Odası başkanıyla birlikte mutabakatın bir nüshasını tuttukları fotoğrafları da medyaya yansıdı. Ancak daha sonra TASC, Kıran’dan özür dileyerek kendisine, ilgili STK ve mutabakat hakkında gerekli bilgilendirmelerin yapılmadığını belirtti. 

metin içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Şekil 1: TASC ve OJC arasında imzalanan ortak deklarasyon metni[2]

Geçen ayki raporumuzda belirttiğimiz üzere Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini geliştirmek adına kullandığı yan yollardan birisini de ABD Yahudileri teşkil ediyor. Geçtiğimiz aylarda Türkiye Washington Büyükelçisi Hasan Mercan’ın bu minvalde çeşitli girişimleri olmuştu. TASC ile OJC arasında imzalanan deklarasyon, Erdoğan’ın ABD ziyareti esnasında imzalanmış olması sebebiyle kamuoyunun dikkatini fazlasıyla çekti ve TASC tarafı ziyaretten sadece bir gün sonra 23 Eylül tarihinde yayımladığı açıklamayla uygun konsensüs olmaması sebebiyle bildiriden çekildiğini duyurdu. 

Israel Hayom gazetesi konuya temas ettiği haberinde ilgili deklarasyonu ve Ankara’nın BM’de İsrail, BAE ve Fas’ın ortak açıklamasını destekleyen ülkeler arasında yer almasını İsrail’e aynı ay içinde yapılan iki politik “göz kırpma” olarak nitelendirdi.[3] Son dönemde her iki ülkenin basınında birbirlerinin aleyhine yapılan haber sayısında ciddi bir azalma da dikkat çekiyor. 

Türkiye ile İsrail’in ortak hedeflere ve çıkarlara sahip olduğu bir diğer saha olarak Azerbaycan ön plana çıkıyor. İran ile Azerbaycan arasında son günlerde yükselen tansiyonun arkasında temelde iki nedenin yattığı iddia ediliyor: İsrail’in giderek artan varlığı ve Zengezur Koridoru.

 İsrail ile Azerbaycan arasındaki güçlü ikili ilişkiler Dağlık Karabağ çatışması esnasında kendini göstermiş ve Azerbaycan’ın zafer elde etmesinde önemli bir rol oynayan İsrail, ülkedeki varlığını güçlendirmişti. Bu durum İran tarafından bir güvenlik sorunu olarak görülüyor. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın 30 Eylül’de Azeri temsilciliğine ilettiği “İran İslam Cumhuriyeti, İsrail’in ulusal güvenlik tehdidi oluşturmaması için gerekli olan her şeyi yapacak.” şeklindeki mesajı da bunu açıkça ortaya koyuyor.[4]  

Azerbaycan, batı topraklarıyla Nahçıvan arasında bir koridor oluşturulması noktasında Ermenistan’la anlaşmıştı. Açılması planlanan bu koridor İran açısından birçok menfi duruma sebep oluyor. Koridor sayesinde Azerbaycan ile Nahçıvan ve Türkiye arasındaki ticari geçişler için İran’a duyulan ihtiyaç ortadan kalkıyor. Ayrıca bu koridor bölgedeki doğal gaz transfer hatlarında da İran aleyhine çeşitli gelişmelere sebep olabilir. İran, koridoru Türkiye’nin Güney Kafkasya’da etkisini artırma girişimi olarak görüyor.[5] Kısaca Azerbaycan’daki gelişmeler, İsrail ve Türkiye’ye yeni bir ortak hareket alanı ve iş birliği fırsatı sunabilir.

Sonuç olarak Türkiye ve İsrail bölgede birçok ortak hedefi ve çıkarı paylaşıyor. Bu durum iki ülke arasında iş birliğini belirli ölçüde zorunlu kılıyor. Son olarak Azerbaycan ile İran arasında başlayan gerilim de iki ülke arasında yeni bir iş birliği alanı sunabilir. Ancak söylem bazında iki ülke arasındaki düşmanlık ve kamuoyu baskısı, ikili ilişkileri geliştirmek adına aleni adımlar atılmasına müsaade etmiyor. 

Referanslar:

  1. https://jiss.org.il/he/inbar-lerman-yanarocak-turkey-as-a-major-challenge-for-israel/
  2. https://odatv4.com/makale/erdogan-abd-de-kimlerle-gorustu-210881 
  3. https://www.israelhayom.com/2021/09/23/abraham-accord-nations-issue-first-joint-statement-at-un-promote-women/
  4. https://turkish.aawsat.com/home/article/3228161/i%CC%87ran-ve-i%CC%87srail-aras%C4%B1nda-yeni-cephe-azerbaycan
  5. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-55109473

Anadolu Yakın Doğu Araştırma Merkezi

Anadolu Yakın Doğu Araştırma Merkezi

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: