Dr. Mustafa Al-Wahaib
Anadolu Yakın Doğu Araştırmaları Merkezi
1. Giriş
Türkiye’de savunma sanayi, ordunun savunma kabiliyetlerinin artırılmasına katkıda bulunan hava, deniz ve kara kuvvetlerinin envanterine milli silahların de girmesiyle 2020 yılına kadar üretimde nitelikli bir gelişme ve büyümeye tanık oldu. Dünyanın birçok ülkesine ihracat ağını genişletmenin yanı sıra birçok Türk şirketi, dünyanın en iyi 100 şirketi arasına girdi. 7 Türk şirketi, savunma sanayi alanında yüksek kaliteli küresel rekabet listesine girdi. (Defense News sınıflandırmasına göre) Türkiye’nin en büyük savunma şirketi olan ASELSAN, dünyanın en iyi şirketleri arasında 52’nci sıraya yükseldi. Şirketin satış değeri 2.1 milyar dolara kadar ulaştı. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI) olarak da bilinen TUSAŞ, 48. sırada yer alırken, BMC, Roketsan, STM, FNSS ve HAVELSAN aynı sıralamada ilk 100 şirket arasına girdi.
Bu şirketlerin başarısı, alanındaki uzmanlıkları ile bilimsel araştırmalarla geliştirilen optik ve elektronik görüntüleme teknoloji alanındaki çalışmalarına dayanmaktadır. Stokholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’ne (SIPRI) göre Türkiye şu anda dünyanın en büyük 14. savunma silahları ihracatçısı konumundadır. Bu da toplam küresel ihracatın yüzde 1’ini oluşturmaktadır.
2. Türkiye’de Savunma Sanayisine İlişkin İstatistikler
Savunma Sanayii Başkanlığı’na (SSB) göre Türkiye, NATO standartlarına uygun hücum ve savunma silahlarını uluslararası rakiplerinden daha ucuza üretmek ve satmak için gereken teknolojiye sahiptir. Türkiye’nin silah ihracatı, başta zırhlı araçlar, gemiler ve deniz botları olmak üzere 2013-2019 döneminde önemli ölçüde artmıştır ve önümüzdeki yıllarda ihracatın artmaya devam etmesi beklenmektedir. Savunma İhracatçıları Birliği (SSI) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan istatistiklere göre, Türk savunma sektörü ihracatı 2019 yılında 2018’e göre yüzde 34,6 artmıştır.
Türkiye, 2019 yılında dünya genelinde 164 ülkeye askeri ürünlerini ihraç etmiştir. Türk savunma sanayi ihracatında en büyük payı Amerika Birleşik Devletleri’nin olmuş, Avrupa Birliği ve Orta Doğu ülkeleri ise ABD’yi izlemiştir. Türk silah ihracatında 2019 yılında 2015’e göre önemli bir artış yaşanmıştır. Halen üretim aşamasında olan siparişlerin değeri yükselmiş, savunma sanayisinin gelişmesine ayrılan harcama hacmi de artış göstermiştir. Silah ihracatının Türk ekonomisine olan katkısı da artmıştır. Tablo-1’de 2015-2020 yılları arasında silah satışları için mali kaynakların büyüklüğü ile ilgili verileri mercek altına alıyoruz.
Tablodan şunu anlıyoruz: Türkiye’nin silah ithalat payı 2015’ten 2019’a bir önceki beş yıllık döneme göre yüzde 45’e, Türkiye’nin genel askeri teçhizat ithalatı ise yüzde 70’ten yüzde 30’a kadar düşmüştür. Savunma ve havacılık satış hacmi 2020’de 11 milyar dolara yükselmiş, 2002’de 56 olan Türk savunma şirket sayısı 2020’de 1500’e yükselmiştir. Sektördeki toplam çalışan sayısı yaklaşık 75 bine ulaşırken, 2020 yılına kadar 700 savunma projesi hayata geçirilmiş, 2015 ile 2020 yılları arasında yaklaşık 350 yeni projenin yapımına başlanmıştır.
Karşılaştırma yapmak gerekirse, 2002’de Türk savunma projelerinin bütçesi 5,5 milyar dolar iken 2020’de bütçe 60 milyar dolara ulaşmış ve 2002’deki bütçenin neredeyse 11 katına çıkarılmıştır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türk silahlarının ilk 10 ithalatçısı şöyledir (29 Şubat 2020 itibariyle): Amerika Birleşik Devletleri (131.2 milyon dolar), Almanya (38.2 milyon dolar) ve Birleşik Arap Emirlikleri (1 milyon dolar), Hindistan (23.9 milyon dolar), Hollanda (16.3 milyon dolar), Katar (12.7 milyon dolar), İsviçre (12 milyon dolar), Suudi Arabistan (11.3 milyon dolar), Birleşik Krallık Birleşik Devletleri (8.6 milyon dolar) ve Azerbaycan (8.3 milyon dolar).
Tablo-2’de gösterildiği gibi; 2019 yılında kamu harcamaları ve ihracatında en büyük payı kara platformları ve sistemleri oluştururken, askeri ve sivil havacılık sektörleri ikinci sırada yer almıştır.
Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), Aralık 2019’da yayınladığı ‘2019-2023 Stratejik Planı’nda Türk savunma ve uzay sanayisinin yıllık satış hacminin 26.9 milyar dolara yükselmesinin hedeflendiği ifade edildi.
‘2019-2023 Stratejik Planı’nda da belirtildiği gibi, yerel sanayilere güven payının 2018’de yüzde 65 iken 2023 sonunda yüzde 75’e ulaşması beklenmektedir. Türk Askeri Sanayii Kurumu’na göre Orta Doğu ve Pasifik ülkeleri, Güney ve Orta Asya, özellikle Kuzey Afrika ve Latin Amerika ülkeleri ihracatın odaklanacağı alanlar olacak.
3. Türkiye Nasıl Dünyanın Önde Gelen Silah Üreticilerinden Biri Haline Geldi?
Türkiye savunma sanayisinin arzuladığı hedefler, 2014-2018 kalkınma planında açıkça ifade edilmiştir. Plan, Türkiye’deki savunma sisteminin yerel talebi sürdürülebilir entegre bir şekilde karşılaması çağrısında bulunurken; araştırma ve geliştirmeye yönelik faaliyetlerin artırılmasını öngören ulusal savunma sanayisi için rekabetçi bir altyapının gerekliliğini de vurgulamıştır. Böylece, savunma sanayinin belirli alanlarında uzmanlaşmış altyapı desteğinin de önemine işaret edilmiştir.
Türkiye’de savunma sanayinin inşası için gösterilen çabalar 70’li yıllara kadar uzanmaktadır. 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’ye silah tedarikine yönelik ambargo koymuştur. Türk ordusunun askeri ekipmanını tedarik etmek için uzun süredir ve neredeyse tamamen NATO ülkelerine bel bağlamasının ve ambargo uygulandıktan sonra ülkenin birdenbire kendini tehlikeli bir pozisyonda bulmasının ardından; bu durum devlet için bir tehdit olarak kabul edilmiş ve milli savunma sanayinin gelişiminde bir dönüm noktası oluşturmuştur. Sonuç olarak; Türk hükümeti, yabancı tedarikçilere olan bağımlılığını azaltmak ve silahlı kuvvetlerin ihtiyaçlarını milli olarak karşılamak amacıyla, yerel Türk kabiliyetlerini askeri sanayi alanında inşa etme ve geliştirme kararı almıştır.
Son dönemde Türkiye, savunma sanayisinde 4 faktörün katkıda bulunduğu gelişmelere ve niteliksel değişimlere tanıklık etmiştir:
Birinci faktör: Türkiye’de devletin kapsamlı bir şekilde yeniden yapılandırılmasına yol açan 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi. Savunma Sanayi, Cumhurbaşkanlığına bağlanarak “Savunma Sanayii Başkanlığı” olarak yeniden yapılandırıldı.
İkinci faktör: Türkiye’nin sınırındaki tehditlere karşı düzenlenen operasyonların genişletilmesi. Ağustos 2016’dan bu yana Türkiye, başta Suriye ve Irak olmak üzere sınır ötesinde DEAŞ’a ve Suriye’deki PYD/PKK’ya karşı üç ana operasyon gerçekleştirmiştir.
Üçüncü faktör: Akdeniz, Suriye, Irak, Azerbaycan ve Libya gibi Arap ve bölge ülkelerindeki gelişmeler başta olmak üzere bölgede yaşanan son olaylar ve bunun sonucunda ortaya çıkan istikrarsızlık. NATO’nun, özellikle Türkiye’nin Suriye-Türkiye sınırında Rus Sukhoi uçağını düşürmesi olayında olduğu gibi karşı karşıya olduğu tehditlerde Türkiye’yi desteklemekten çekilmesi.
Dördüncü faktör: Türkiye’nin askeri bir caydırıcı güç olmadan bölgesel bir güç olamayacağının farkına varması ve Türk hükümetinin ulusal bir sanayi üssü geliştirmenin daha bağımsız bir dış politikanın temellerini oluşturmaya yardımcı olabileceği görüşünü benimsemiş olması.
Özetle; iyi gelişmiş bir savunma sanayi, Türkiye’nin bölgesel gücünün artırılmasına şu yollarla katkıda bulunabilir:
Birincisi; Türk Silahlı Kuvvetleri’ni milli silahlarla desteklemek.
İkincisi; Türkiye ile uluslararası taraflar arasında daha geniş bir siyasi-askeri iş birliğini sağlayarak silah ihracatı yapmak.
Türkiye, 21. yüzyılın son 10 yılında silah ithalatına yönelik olası ambargolara karşı koymak ve kendi kendine yeterliliğini artırmak için savunma sektörüne milyarlarca dolar harcadı. Bugün, Türkiye’nin milli savunma sanayi, devletin askeri ihtiyacının yüzde 70’ini karşılamaktadır. Bu oran 5 yıl öncesinde sadece yüzde 45 düzeyindeydi.
Savunma Sanayi Başkanlığı’na göre, Türkiye’nin silah sanayisinin gelişmesinin en önemli nedeni, devletin savunma projelerine 60 milyar dolarlık yatırım yaparak savunma sanayisinin yeniden canlandırılmasıdır. Devlet, hükümetin yeni düzenleyici tedbirleri kabul etmesi nedeniyle Türk savunma sanayisini 2053 yılına kadar yüzde 100 bağımsız hale getirmeyi, ihracat kapasitesini 50 milyar dolara çıkarmayı ve ihracatı artırmayı hedeflemektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre, Savunma Sanayi Başkanlığı, yeteneklerini geliştirmek, kaynak ayırmak ve verimliliğini artırmak için Türkiye Cumhurbaşkanlığı kurumları bünyesine dahil edilmiştir. Devlet diplomatlara Türk askeri teçhizatını yurtdışında pazarlama ve savunma ihracatı için yeni pazarlar yaratma görevi vermiştir.
4. Askeri Endüstrilerde Faaliyet Gösteren En Önemli Türk Şirketleri
2010 yılında, dünyanın en büyük 100 savunma şirketi listesinde yalnızca bir Türk şirketi vardı. Ancak şu an 7 şirket bu listede yer almaktadır. Bu sayı İsrail, Rusya, İsveç ve Japonya’nın şirket sayısından daha fazladır.
5. 2014-2020 Döneminde Türkiye’de Savunma Sanayi Alanındaki En Önemli Gelişmeler
Bir önceki maddede bahsedilen firmalar sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinin ana tedarikçileri olmakla yetinmeyip, aynı zamanda uluslararası silah pazarında da aktif rol oynamaktadır. Mühimmatların tüm parçalarının Türkiye’de üretilmesine ek olarak; bu firmalar, Türk savunma sanayisinin geleceği için en önemli şey olan yabancı firmalarla endüstriyel ortaklıklara girmekte ve askeri alanda geniş bir yelpazede başarılar elde etmektedirler. Bu başarıları şöyle sıralamak mümkündür:
5:1. Havacılık ve hava savunma sektöründeki en önemli endüstriler
5:2. En önemli denizcilik araçları
5:3. Kara kuvvetleri silahlarının gelişimi
Türkiye, el yapımı patlayıcı cihazlar gibi tehditlerle başa çıkmak için kara ordularını zırhlı araçlarla donatmada ve kara operasyonları gerçekleştirmede dünyanın önde gelen ülkelerinden biri haline geldi. Türkiye’deki savunma sanayi, ana muharebe tanklarının yanı sıra zırhlı araçlar, paletli piyade savaş ve taşıma araçları üretiminde uzmanlaşmıştır. Bu silahlar FNSS, Otokar, BMC, Nurol Makina gibi yerel şirketler tarafından üretilmektedir. Bu silahlar dünya çapında çok çeşitli ülkelere ihraç edilmektedir. ALTAY MBT ve KAPLAN tankları, dünya pazarlarında rekabetçi olarak kabul edilen Türk savunma sanayisindeki en ünlü Türk silahları arasına girmiştir. Örneğin; tank imalatı sürecinde Türkiye, Almanya’dan motor ithal etmektedir. Ancak Almanya; Kuzey Suriye’ye müdahale konusundaki görüş ayrılığı nedeniyle Türkiye’ye bu ihracatını engellemişti.
5:4. Cephane endüstrisini gelişimi
Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK); her tür, şekil ve büyüklükte askeri mühimmat üretimini geliştirdi. MKEK, daha önce ithal ettiği mühimmat içinde kullanılan patlayıcı maddeler için “RDX”, “HMX” ve “CXM” kimyasal formülleri üretecek. Kurum, bu mühimmatların kullanıldığı silahların üretiminin yanı sıra 5.56 mm’den 203 mm’ye kadar her boyutta mühimmat da üretmektedir. MKEK ayrıca savaş uçaklarından fırlatılan savaş başlıkları, füzeler, bombardıman uçakları ve bomba üretimi de yapmaktadır. Kurum, tüm bu mühimmat gruplarının endüstrisini tek bir yerde gerçekleştiren dünyadaki tek tesistir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Nisan 2021’de yaptığı açıklamada, Türkiye’nin artık mühimmat ve hava bombardıman uçaklarının temin etmek için hiçbir ülkeye bağımlı olmadığını söyledi. Ordunun mühimmata muhtaç olduğu günlerden kendi kendine yetebilir hale geldiğini kaydetti.
6. Türkiye’de Silah Endüstrisinin Önündeki Engeller
Türkiye’nin iç askeri sanayisinde karşılaştığı en önemli engellerden biri: Türkiye’nin motor üretiminde diğer ülkelere bağımlı olması. Örneğin; tank üretimi sürecinde; Türkiye, Almanya’dan motor ithal ediyor. Ancak Almanya, Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye müdahalesi nedeniyle motor ihracatını durdurmuştu. İnsansız hava aracı AKINCI’nın üretiminde Türkiye, Ukrayna’dan AI-450 Turboprop motorlarını almaktadır. Ancak Ukrayna Türkiye’nin sanayileşme sürecinin ve askeri teknoloji alışverişinin ortağı değil. Buna ek olarak, Türkiye, yeni pazarlara ve büyük yatırımları finanse etmeye ihtiyaç duymaktadır. Para biriminin değer kaybetmesi nedeniyle ithal edilen bazı ürünlerin maliyeti artmıştır. Türkiye bu amaçla savunma sanayisine yatırım yapmak için Katar ile ortaklık kurmuştur. Bu ortaklığın, Türkiye’nin savunma sanayisinin gelişimi için ihtiyaç duyduğu finansmanlığı sağlaması bekleniyor.
Bazı siyasi gelişmeler de Türkiye’nin gereksinim duyduğu teknolojik deneyimi elde edememesine neden olmaktadır. Nitekim; Türkiye’nin F-35 savaş uçağı geliştirme programından çıkarılması (Rus S-400 anlaşmasını imzaladıktan sonra) uçağın üretim döngüsü sırasındaki teknolojik deneyimden mahrum kalmasına yol açmıştır.
7. Türk Askeri Sanayisinin 2015-2019 Dönemindeki Gelişimin Objektif Karşılaştırması
2015 öncesi savunma sanayi | 2015 sonrası savunma sanayi | |
En iyi 100 savunma sanayi şirketi listesinde yer alan şirket sayısı (Defense News) | Yalnızca 1 şirket | 7 şirket |
İhraç edilen Türk silahlarının değeri | Yurtdışına yapılan Türk silah ihracatının değeri 1.9 milyon dolar | 2019 istatistiklerine göre yurtdışına yapılan Türk silah ihracatının değeri 3 milyon dolar |
Türk ordusunun milli sanayiye bağımlılık yüzdesi | Türk ordusunun milli sanayiye bağımlılığı, genel silahlanma oranının yüzde 30’unu oluşturuyordu | 2019’da Türk ordusunun milli sanayiye olan bağımlılığı yüzde 70’e yükseldi |
Donanma sanayisindeki gelişme | Donanma askeri endüstrileri oldukça sönüktü ve yerel ihtiyaçları karşılamıyordu. | Donanma sanayi, savaş ve sismik araştırma gemilerinin inşasında büyük bir gelişmeye tanık olmuştur. Türkiye, ürettiği gemileri dünyanın birçok ülkesine ihraç etmiştir. |
İnsansız hava araçları alanındaki gelişme | Drone projesi başlangıç ​​aşamasındaydı. | Drone teknolojisi üretildi ve kabiliyetleri geliştirildi. |
Milli askeri sanayiye yapılan harcama hacmi | Askeri endüstrileri geliştirmek için yapılan kamu harcamaları 4,9 milyar dolardı. | Askeri endüstrileri geliştirmeye yönelik yapılan kamu harcamaları 10,1 milyar dolara yükseldi. |
Sınır ötesi askeri operasyonlarda yerli silahların kullanılması | Türkiye, yerli üretim silahlarını kullanmadı. | Türkiye, kendi ürettiği silahları Suriye, Irak, Azerbaycan ve Libya gibi birçok uluslararası alanda kullanmıştır. |
8. Sonuç
Son dönemde Türk askeri sanayi alanında kapsamlı bir dönüşüm süreci yaşanmıştır. Özellikle 2016 yılındaki başarısız darbe girişimi sonrası savunma sanayinin Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması ve ‘Savunma Sanayii Başkanlığı’nın oluşturulması bunda etkili olmuştur. Bu adımda, başkanlık sistemi sayesinde Savunma Sanayii SSB, ülkenin siyasi, endüstriyel ve askeri alanlarda tanık olduğu büyük dönüşümün kalbinde yer almış ve sivil sektörlerin yanı sıra Türkiye’de savunma stratejisi ve teknolojisi alanında da ülkenin ana kurumlardan biri olarak ön plana çıkmıştır.
Türkiye’nin ortaya koyduğu stratejik planlar, ülkenin savunma ve güvenlik teknolojilerindeki üstünlüğünü pekiştirdiği gibi bu üstünlüğü koruyacak sanayileşme, teknoloji ve tedarik programlarına yön vermiştir. Türkiye bu doğrultudaki programları uygulayarak yurt dışından ithalata olan bağımlılığını azaltmayı hedeflemiştir.
Türk firmaları Baykar ve TAI, muharebe özelliklerine ve teknolojisine sahip bir formda insansız hava araçları geliştirmeyi başarabilmiştir. Bu araçlar, kara savaşlarının hızlı, can kaybı ve maddi zayiat olmaksızın çözümlenmesinde daha etkili hale gelmiştir. Kara silahları alanında faaliyet gösteren Türk askeri sanayi şirketleri (tank, zırhlı araç ve mayın tarama gemisi gibi araçlarla) rekabetçi fiyatlara erişmiş ve yüksek bir gelişme düzeyine ulaşmıştır. 2019’da 3.5 milyar dolar ile Türkiye’nin askeri ihracatta ön sıralarda yer almasını sağlamıştır. Deniz askeri endüstrisi de kayda değer bir gelişmeye tanık olmuştur. İstanbul Deniz Gemi İnşa ve Ticaret Şirketi, sismik araştırma gemisi ORUÇ REİS’i ve Türkiye’nin en önemli deniz araçlarından olan TCG Anadolu amfibi hücum gemisini de üretmeyi başarmıştır. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Şirketi (TUSAŞ), yerli üretim ilk savaş uçağının test uçuşunu 2023 yılında cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılında yapacağını duyurmuştur. Türk askeri sanayisinin gelişimi, öncelikle Türkiye’nin askeri sanayilerde motor geliştirme kabiliyetiyle ve yurt dışından silah ithal edilmesi ihtiyacının tamamen ortadan kaldırılmasıyla bağlantılıdır. Türkiye, şu anda milli motor üretme sürecindedir. Motorların yerel olarak üretilmesi için çalışmalar devam etmektedir. Araştırmanın yazıldığı tarih itibariyle, Türkiye’nin kendi kendine yeterlilik hedefine ulaşma ve bazı silah bileşenlerini yurt dışından ithal etme ihtiyacının giderilmesi için zaruri olan milli motor üretim süreci halen devam etmektedir.
Kaynakça