Site icon Anadolu Yakın Doğu Araştırmaları Merkezi

İsrail’in Gözünden Türkiye | Kasım 2021

Kasım Ayı Önemli Gelişmeler

10 Kasım 2021: İsrailli Oknin Çifti Tutuklandı.

İsrailli Natalie ve Mordi Oknin çifti Recep Tayyip Erdoğan’ın konutunu fotoğrafladıkları iddiasıyla tutuklandı. Çiftin çektikleri fotoğrafları “Aile” isimli bir gruba attıkları iddia edildi.

13 Kasım 2021: İsrail Dışişleri Bakanlığından Tutuklanan Çift Hakkında Açıklama

İsrail Dışişleri Bakanlığı, olayla alakalı Türk yetkililerle temasta olduklarını açıkladı. Ayrıca Dışişleri Bakanı Yair Lapid yaptığı açıklamada çiftin herhangi bir resmi kurumla irtibatları olmadığını ifade etti.

18 Kasım 2021: İsrailli Çift Serbest Bırakıldı.

Yaklaşık bir haftalık sürecin sonunda çift serbest bırakılarak özel uçakla İsrail’e gönderildi.

18 Kasım 2021: Bennett ve Lapid’den Ortak Teşekkür

Oknin çiftinin serbest bırakılmasının ardından İsrail Başbakanı Naftali Bennett Twitter hesabından “Başbakan ve Dışişleri Bakanının Ortak Duyurusu” başlıklı bir tweet atarak Türkiye Cumhurbaşkanına ve hükümetine iş birlikleri için teşekkürlerini iletti. Benzer bir mesaj Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in twitter hesabından da paylaşıldı. 

 18 Kasım 2021: Erdoğan-Herzog Telefon Görüşmesi

İsrailli çiftin serbest bırakılmasının ardından iki lider bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada iki liderin Türkiye-İsrail ilişkileri ve bölgesel konuları ele aldığı ifade edildi. Isaac Herzog’un Twitter hesabından ise iş birliği için Erdoğan’a teşekkür eden bir tweet paylaşıldı.

Yayınlar:

“Twitter Diplomasisi: Batı Erdoğan’a Bir Çıkış Yolu Sunuyor.” başlıklı yazı INSS’de yayımlandı.[1] Yazıda şu noktalara temas ediliyor:

“İsrailli Çiftin Serbest Bırakılmasının Akabinde Türkiye-İsrail İlişkileri: Erdoğan Bir Pencere Açtı, Kudüs Kararsız Kaldı.” başlıklı yazı INSS’de yayımlandı.[2] Yazıda şu hususlara değiniliyor:

“Orta Doğu’daki Bölgesel Sorunlara Bölgesel Çözümler” başlıklı yazı Moshe Dayan Orta Doğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinde yayımlandı.[3] Yazıda şu noktalara temas ediliyor:

Kasım Ayı Genel Değerlendirme

İsrail-Türkiye ilişkilerine bu ay Oknin çiftinin tutuklanma olayı damga vurdu. Türkiye’de tatilleri esnasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konutunu görüntüledikleri gerekçesiyle casusluk suçlamasıyla gözaltına alınan çift daha sonra serbest bırakılarak İsrail’e gönderildi. Çiftin serbest bırakılması sonrası İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Başbakanı Naftali Bennett ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkürlerini iletti. Her ne kadar ikili ilişkiler açısından olumsuz bir olay olarak görünse de çözüm sürecinde arka planda yürütülen diplomatik diyaloglar iki ülke arasında yeni kapılar açabilir. 

İsrail adına süreci Yair Lapid’in yönettiği ifade ediliyor. Başbakan Bennett de süreci yakından takip ederken İsrail basınında yer alan iddialara göre krizin uzaması ihtimaline karşı ABD ve çeşitli üçüncü ülkeler de süreçten haberdar edildi. İsrail tarafı olayın bir krize dönüşmeden konsolosluk düzeyinde çözülmesi için ciddi çaba gösterdi. Basında İsrail hükümetini eleştiren çeşitli haberlere rağmen hükümet basına malzeme vermeden olayı sessizce halletmeyi seçti.

İsrail basınında Türkiye adına süreci Hakan Fidan ve İbrahim Kalın’ın yönettiği bilgisi yer alıyor. Çiftin serbest bırakılmasında istihbarat diplomasisinin etkili olduğu da bir diğer iddia. Yine İsrail basınında da yer alan bilgilere göre Mossad Başkanı David Barnea ile Türk mevkidaşı Hakan Fidan arasında gerçekleşen görüşme olayın çözülmesinde kilit rol oynadı. Ayrıca İsrail’in Türkiye Maslahatgüzarı ve Misyon Şefi İrit Lillian ile İbrahim Kalın arasında da bir diplomatik görüşme trafiğinin gerçekleştiği bilgisine yer verildi.

Gündem süresince sosyal medyada ve basında, “Türkiye’de antisemitizm” ve “Türkiye’ye turistik seyahatin tehlikeleri” ön plana çıkan başlıklar arasındaydı. Türkiye’nin Yahudiler için güvenli bir yer olmadığı söylemleri arasında sıkça “Gece Yarısı Ekspresi” filmine atıf yapıldı.[4] 1978 yılı ABD yapımı filmde Amerikalı bir turist arkadaşlarına haşhaş götürmek isterken Türkiye’de tutuklanarak cezaevinde işkence görmesi konu edilmişti.

Türkiye-İsrail arasındaki sabık krizlerde de olduğu gibi çeşitli siyasi gruplar (Likud ve Haredi partiler) sözde Ermeni soykırımı yasasını meclise daha güçlü şekilde getirme tehdidinde bulundu. Nitekim, geçtiğimiz haftalarda Şas ve Likud milletvekillerinden oluşan bir grup Knesset üyesi tarafından İsrail’in sözde Ermeni soykırımını tanımasını öngören bir teklif meclise getirilmişti.[5]

Walla News’te yayımlanan bir yazıda İsrail’den Türkiye’ye giden turistlerin birçoğunun İsrailli Araplar olduğu ve THY’nin Ben Gurion Havalimanının birçok destinasyona açılmasında önemli bir rol oynadığı belirtilerek iki ülke arasındaki turistik ilişkilerin bu olaydan uzun vadede ciddi zarar görmeyeceği belirtildi.[6]

İsrail basınında sorulan sorulardan birisi de bu tutuklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne denli rol oynadığı ve hedefinin ne olduğuydu. Erdoğan’ın tutuklama sürecinden ne denli haberdar olduğu tartışıldı. İsrailliler tarafından cevap aranan en temel soru bu tutuklamanın olağan bir hukuki süreç mi yoksa hükümet tarafından kurgulanan bir siyasi hamle mi olduğuydu. Erdoğan’ın başından beri bu tutuklamadan haberdar olmasına pek ihtimal verilmezken, olay bir diplomatik meseleye dönüştükten sonra bunu bir pazarlık meselesi haline getirmek istediği kanısı basında ve sosyal medyada sıkça yer buldu. Bu noktada Türkiye’de hukukun durumuyla alakalı tartışmalar da yer aldı. Haaretz gazetesinden bir yazar İsraillilerin bu tutuklamadan mağduriyet devşirmekten memnun olduğunu belirtirken Türkiye’deki hukuk sisteminin bölgedeki askeri rejimler kadar kötü olmadığını ifade etti.[7]

Tartışılan bir diğer nokta ise çiftin tutuklanmasının geçtiğimiz ay MİT’in gerçekleştirdiği ve 15 MOSSAD ajanının tutuklandığı operasyonla alakası hakkındaydı. Dindar-Siyonist kesimin gazetesi Makor Rishon’da yer alan bir yazıda, Erdoğan’ın amacının İsrail’e, “Türkiye’de yapacağınız casusluk faaliyetleri böyle utanç verici sonlara sebep olabilir.” mesajı vermek olduğu belirtildi.[8]

Maariv gazetesinde yer alan bir makalede ise Türkiye hakkında asılsız ithamlara yer verildi. Türkiye’nin bu tutumunun neredeyse bir alışkanlık haline geldiği, Türkiye’nin yabancı hükümetlere karşı güç kazanmak için “rehine diplomasisine” başvurduğu belirtildi. Benzer bir uygulamayı Çin’in Batılı ülkelere karşı uyguladığı ifade edildi.[9] Jerusalem Post’ta yayımlanan yazısında Seth Frantzman da benzer iddiaları dile getirerek rehine diplomasisi kavramını kullandı.[10]

İsrail, bu olayı ciddi bir krize dönüşmeden çözmüş olmaktan memnun gözüküyor. Bazı analistler olayın hızlı çözülmesinin ikili ilişkiler açısından olumlu sonuçlar getirebileceğini belirtse de mevcut durumda genel kanı henüz ikili ilişkilerde güvenin tesis edilemediği yönünde.

Öte yandan İsrail’in Türkiye ile ilişkileri geliştirme noktasındaki tereddüdünün devam ettiği görülüyor. Türkiye’nin son dönemdeki ılımlı dış politika yaklaşımı oldukça dikkat çekiyor ve Türkiye’nin bu girişimleri dış politikada maruz kaldığı izolasyondan kurtulma girişimi olarak yorumlanıyor.  Bu bakış açısının Türkiye-İsrail ilişkilerini belirli bir seviyede sınırladığını söyleyebiliriz. Zira Türkiye perspektifinden ikili ilişkilere baktığımızda Türkiye’nin temel beklentisinin, İsrail’in Türkiye’nin stratejik önemine ve bölgedeki lider konumuna ikna olması olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu noktada İsrail’in eli oldukça güçlü gözüküyor. Doğu Akdeniz Gaz Forumu ve İbrahim Anlaşmaları, İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacını azaltan gelişmeler olarak değerlendirilebilir. Bunun dışında iki ülke arasında arka planda işleyen bir iş birliği olduğunu da ifade edebiliriz. Azerbaycan sahasında iki ülkenin ortak hedefler gütmesi ve dolaylı yoldan yürüttüğü iş birliği arka planda devam eden ilişkilerin yansıması olarak ele alınabilir. Bu iki olguyu birlikte ele aldığımızda ne İsrail ne Türkiye mevcut söylemlerinden taviz verme konusunda istekli gözükmüyor. Her ne kadar mevcut konjonktür ikili ilişkilerin geliştirilmesi noktasında çeşitli fırsatlar sunsa da ilişkilerin belirli bir süre daha bu çizgide seyretmesi muhtemel gözüküyor. İkili ilişkiler noktasında atılacak cesur bir adım kısa vadede cazip gözükse de –iki ülkenin birbirlerine karşı söylemlerindeki sert iniş ve çıkışları da göz önüne aldığımızda- uzun vadede daha ciddi sorunlara yol açabilir. 

Başvurular

  1. https://www.inss.org.il/publication/turkey-west-twitter/
  2. https://www.inss.org.il/he/publication/israel-turkey-after-detainees/
  3. https://dayan.org/content/regional-solutions-regional-challenges-middle-east 
  4. https://e.walla.co.il/item/3470806 
  5. https://www.jpost.com/breaking-news/israeli-mks-submit-bill-to-recognize-armenian-genocide-684464 
  6. https://travel.walla.co.il/item/3471460 
  7. https://www.haaretz.co.il/opinions/.premium-1.10393217 
  8. https://www.makorrishon.co.il/opinion/421343/ 
  9. https://www.maariv.co.il/journalists/opinions/Article-877841 
  10. https://www.jpost.com/middle-east/after-israeli-couple-release-dont-fall-into-turkey-appeasement-trap-analysis-685339