Rapor – Anadolu Yakın Doğu Araştırmaları Merkezi http://ayam.com.tr Thu, 07 Apr 2022 18:54:30 +0000 tr hourly 1 http://ayam.com.tr/wp-content/uploads/2020/08/cropped-ayam-logo-100x100.png Rapor – Anadolu Yakın Doğu Araştırmaları Merkezi http://ayam.com.tr 32 32 182085277 Irak haftalık raporu | 25 – 31 Mart 2022 http://ayam.com.tr/rapor/irak-raporu-25-31-mart-2022/ http://ayam.com.tr/rapor/irak-raporu-25-31-mart-2022/#respond Thu, 07 Apr 2022 18:49:40 +0000 http://ayam.com.tr/?p=3712
  • Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, Akabe şehrinde Ürdün Kralı  Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed ile bir araya geldi. 
  • Cafer el-Sadr, Başbakanlık adaylığına ilişkin “Tüm Iraklıları temsil edeceğim” dedi.
  • Üçlü İttifak, cumhurbaşkanlığı ve başbakan adaylarını açıkladı.
  • Lübnan, Irak’tan 950 milyon dolarlık borcunu ödemesini istedi.
  • Kürdistan Demokrat Partisi’nin Bağdat’taki genel merkezi yakıldı ve mallarına el konuldu.
  • Kürdistan Demokrat Partisi, üyelerinden birinin attığı rahatsız edici tweetten dolayı özür dilemek üzere Necef’e bir heyet gönderdi.
  • Irak, İsrail’den tazminat alma mekanizmasını araştırıyor.
  • Irak, Türkiye’ye su payını artırma çağrısı yaptı.
  • İkinci kez cumhurbaşkanlığı seçiminin başarısız olmasının ardından Sadr, Twitter’da şu açıklamayı yaptı: “Sizinle anlaşmayacağım.”
  • Siyaset gündemi:

    Üçlü İttifak cumhurbaşkanlığı ve başbakan adaylarını açıkladı.

    Irak’taki Sadr bloku, Kürdistan Demokrat Partisi ve Egemenlik İttifakı’nı içeren üçlü ittifak, Cumhurbaşkanlığı adayının Reber Ahmed, Başbakan adayının ise Muhammed Cafer El Sadr olacağını açıkladı. Bu arada Kürdistan Demokrat Partisi’nin Bağdat’taki genel merkezi Şii Koordinasyon Çerçevesi ile iltisaklı kişiler tarafından ikinci kez yakıldı. Sonuç olarak parti, bu eylemleri protesto etmek için Bağdat’taki faaliyetlerini durdurma kararı aldı ve Başbakan Kazımi’yi karargahı korumaktan sorumlu güçleri görevden almakla suçladı. 

    Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin boykot edilmesi ve oturum için bir dizi başka blok nedeniyle Cumhurbaşkanı’nın ikinci kez seçilmesinin başarısız olmasının ardından Mukteda Sadr tweet atarak şu ifadeleri kullandı: “Sizinle uzlaşı içerisinde olamam. Böyle bir uzlaşı ülkenin sonu demektir.” Partilerin uzlaşmaya dayalı çabaları boşa çıkınca, siyaset gündemi, ilk noktaya geri dönmüş oldu. Görüşmelerin eksiksiz yapılıp yapılmadığının veya cumhurbaşkanının seçilip seçilmemesi bir yana; siyasi partiler arasında 4 ayı aşkındır  devam eden çekişmelerin nedeniyle erken seçim anlamsız hale geldi. Buradan yola çıkarak bu dönemde Irak’taki siyaset gündemini şu şekilde resmedebiliriz:

    1. Siyasi tabaka, kendi arasında anlaşacak bir formül bulamadı; dolayısıyla krizlere çözüm bulmaya kadir değil. Bu şekilde devam ederse, siyasi tabakanın siyasete hakim olamayacağı düşünülüyor.
    2. Medya üzerinden erteleme dilinin kullanılması ve taraflar arasındaki görüş ayrılıklarını gidermeyi amaçlayan ulusal diyalog dilinden yoksun olunması, bir yandan kamuoyunun kazananlara yönelik güveninin kaybolmasına yol açmış, öte yandan da kazananlar arasına bir mesafe koymuş ve gelecekte aralarında herhangi bir anlaşma olmasını engellemiştir.
    3. Bölgesel ve uluslararası aktörlerin siyasi arenaya etkisi, iç aktörlerin etkisinden daha fazladır. Bu da siyaset sahnesini olumsuz etkilemiş ve dış aktörlerin arzularının bir aracı haline getirmiştir.
    4. Son dönemde bazı meselelerin acilen çözüme ihtiyaç duymasına rağmen dini otoritenin rolünün bulunmaması, bu otoritenin siyasi farklılıklardan uzaklaşma arzusu anlamına geliyor.
    5. Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin parlamentodaki oturumları  boykot etmesi, parlamentonun özellikle hukuk ve dış ilişkiler gibi en önemli komisyonlarında temsil gücünü kaybetmesine neden oldu.
    6. Siyasiler en büyük blok için savaşırken, vatandaşlar gıda krizi, bozulan bütçe gibi tüm zorluklara tahammül eden bir izleyici haline geldi.

    Ekonomi gündemi:

    • Lübnan, Irak’tan borçlarını ödemesini istedi.

    Irak-Lübnan İşadamları Konseyi Başkanı Abdulvedud el-Nusoli, Irak hükümetine, Lübnan’a olan 950 milyon dolar tutarındaki borçlarını ödemesi çağrısında bulundu. Bu meblağ, 1990 öncesi ve 2003 sonrası Lübnan’daki kamu şirketleri ve Irak’taki bakanlıklar ile yapılan proje ve kredi sözleşmelerini kapsamaktadır. El-Nusoli Lübnanlıların borçlarının akaryakıt ve mazot ihracatından ya da bundan sonraki aşamada iki taraf arasında yapılacak bir anlaşma çerçevesinde Irak ham petrolü üzerinden ödenebileceğini söyledi.

    • Türkiye’nin Irak’a yaptığı süt ürünleri ihracatının değeri 80 milyar dinar.

    Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) 2021 yılında, Irak’ın 80 milyar dinarlık alım yaparak Türkiye’den en çok süt ve süt ürünü ithal eden ülkeler arasında ikinci sırada olduğunu açıkladı. İstatistikler, pandemi nedeniyle tedarik zincirinin kesintiye uğramasına rağmen süt ürünleri ihracatının benzeri görülmemiş bir şekilde arttığını gösteriyor.

    • Irak, İsrail’den tazminat alma mekanizması üzerinde çalışıyor. 

    Ulusal Güvenlik Danışmanı Qasim Al-Araji, 29 Mart’ta yapılan toplantıda, İsrail’in 1981’de Irak nükleer reaktörünü bombalamasına ilişkin tazminat talebi üzerinde çalışıyor. 1981 tarihli 487 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararına dayanan Irak tazminatı talep etme mekanizmalarını araştıran Al Araji, Irak’ın uluslararası hukuk ve tüzüklere uygun olarak haklarını elde etmesini sağlayan yasal yol ve seçenekler üzerinde duruyor. Bu adımın, tıpkı BAE ve Bahreyn gibi Arap ülkelerinin İsrail ile normalleşmesi gibi Irak ile İsrail arasında da normalleşmeye yol açmasından korkuluyor.

    ]]>
    http://ayam.com.tr/rapor/irak-raporu-25-31-mart-2022/feed/ 0 3712
    İsrail Raporu | 26 Mart-2 Nisan 2022 http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-26-mart-2-nisan-2022/ http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-26-mart-2-nisan-2022/#respond Thu, 07 Apr 2022 17:47:42 +0000 http://ayam.com.tr/?p=3697 26 Mart-02 Nisan Tarihleri Arasında Öne Çıkan Haber Başlıkları

    ABD, BAE, Bahreyn, Fas ve Mısır Dışişleri Bakanlarının katılımıyla İsrail’de Negev Zirvesi gerçekleştirildi.
    Bennett, İran destekli Husilerin Suudi Arabistan’a yönelik ‘korkunç saldırısını’ kınadı.
    ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Negev Zirvesi öncesinde Ramallah’ta Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya geldi.
    Ürdün Kralı II. Abdullah, Batı Şeria ziyaretinde Abbas ile görüştü. Savunma Bakanı Gantz’ın toplantıya katılmaya çalıştığı, ancak Bennett tarafından engellendiği bildirildi.
    Başbakan Naftali Bennett, pazar günü ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yaptığı görüşmede bölgenin Tevrat’taki adı olan “Yehuda ve Şomron” yerine “Batı Şeria” terimini kullanınca yerleşimciler ve sağcı milletvekilleri tarafından sert bir şekilde eleştirildi.
    Hararetli tartışmaların ardından İsrail kabinesi Negev’de 5 yeni yerleşim yeri (4 Yahudi, 1 Bedevi) inşa edilmesini onayladı.
    Şin-Bet ve İsrail polisi tarafından ortak gerçekleştirilen operasyonda onlarca İsrailli Arap DAEŞ ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle göz altına alındı.
    Savunma Bakanı Gantz, Ramazan ayındaki muhtemel gerilimleri görüşmek üzere Amman’da Ürdün kralıyla bir araya geldi.
    Reuters, İran’ın IKBY’de bir villaya gerçekleştirdiği saldırının; Türkiye ve Kuzey Irak yönetimi arasındaki doğal gaz transferi görüşmelerine ABD ve İsrail’in dahil olduğu gerekçesiyle alakalı olduğunu öne sürdü.
    İsrail’de 8 gün içerisinde gerçekleşen 3 saldırıda 11 kişi hayatını kaybetti.
    İsrail Başbakanı Bennett: “İsrail bir Arap terörü dalgasıyla karşı karşıya.”
    Herzog’u ağırlayan Ürdün kralı, ‘sivilleri hedef alan trajik saldırıları’ kınadı
    Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas, Bnei Brak terör saldırısını kınadı.
    İsrail’in bölgesel müttefikleriyle hava savunma anlaşması üzerinde çalıştığı bildiriliyor. Globes’un iddiasına göre BAE, Bahreyn ve Fas İsrail’in Demir Kubbe sistemini satın almak istiyor.
    İsrail Başbakanı Bennett, terör saldırılarına karşı Yahudi vatandaşları silahlanmaya çağırdı.
    İsrail Genelkurmay Başkanı: “Saldırılar yurtdışındaki Yahudilere de sıçrayabilir.”
    Aşırı sağcı MK Ben Gvir, Mescid-i Aksa’ya polisler eşliğinde bir baskın düzenledi.
    İsrail Savunma Kuvvetlerinin (IDF) Cenin’de gerçekleştirdiği tutuklamalar esnasında 3 Filistinli hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden 3 kişinin yeni bir saldırı hazırlığında olduğu iddia edildi.
    Türkiye Dışişleri Bakanı, mayıs ayında İsrail’i ziyaret edeceğini söyledi.
    Tarihi bir dönüm noktası: İsrail ve BAE serbest ticaret anlaşması imzaladı.
    Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrailli mevkidaşını arayarak İsraillileri hedef alan son saldırıları kınadığını belirtti.
    İsrail heyeti Hartum’da Sudanlı askeri yetkililerle gizlice görüştü.
    Türkler Hayfa limanından vazgeçmiyor: Yılport güvenlik gerekçesiyle Hayfa Limanı ihalesinden diskalifiye edilmesinden sonra mahkemeye başvurdu.

    Dış Politika Gündemi: 

    İsrail ile bölge ülkeleri arasındaki diplomasi trafiği bu ay da devam etti. Özellikle Ramazan ayında sükûnetin korunması açısından önemli bir rol biçilen Ürdün yönetimiyle üst düzey görüşmeler tüm hızıyla devam etti. Önce İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz ardından ise İsrail Cumhurbaşkanı İsaac Herzog Ürdün’e ziyaret gerçekleştirdi. Önceki ziyaretlerin aksine Herzog’un ziyareti kamuoyundan gizlenmedi.[1] 

    Ramazan’a kısa bir süre kala İsrail’de art arda gerçekleşen saldırılar sebebiyle gerilim yükselmiş durumda. Geçtiğimiz Ramazan ayında olduğu gibi gerilimin tüm Arap bileşenlerine (İsrailli Araplar, Batı Şeria ve Gazze) sıçraması muhtemel görülüyor. İçeride artması muhtemel bu gerginliklere karşı İsrail, bölge ülkeleriyle yakaladığı olumlu ivme ve oluşturulan ortak hareket etme atmosferinden istifade etmek isteyecektir. İsrail bu diplomatik hamlelerden hedeflediği yansımaları almaya başladı. Ürdün Kralı Abdullah, Filistin Yönetimi Başkanı Abbas ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi sürpriz isimlerden saldırıyı kınayan açıklamalar geldi.[2]

    İsrail diğer yandan bu bölgesel bloku yatay ve dikey yönde geliştirme yönünde adımlar atmaya devam ediyor. İsrail Başbakanı Bennett’in Suudi Arabistan’a Husiler tarafından gerçekleştirilen saldırıları kınayan bir açıklama yayımlaması, bu bölgesel uzlaşıya yeni devletlerin eklenmesi yönünde atılmış bir adım olarak ele alınabilir. İsrailli bir heyetin Sudanlı askeri yetkililerle görüşmesi, BAE ile serbest ticaret anlaşması imzalanması, Türkiye Dışişleri Bakanının mayıs ayında İsrail’i ziyaret edeceğini açıklaması gibi gelişmeler ise dikey genişleme başlığı altında değerlendirilebilir.

    İç Politika Gündemi:

    Her hafta hükümet içerisinde yeni krizler gündeme gelmeye devam ediyor. Önceki krizlerin aksine bu kez koalisyonun en etkili üç ismi olarak görülen Başbakan Bennett, Dışişleri Bakanı Lapid ve Savunma Bakanı Gantz bizzat karşı karşıya geldi. İddialara göre Savunma Bakanı Gantz, Ramallah’ta Ürdün Kralı Abdullah ile Filistin Yönetimi Başkanı Abbas arasında gerçekleşecek görüşmeye katılmaya hazırlanıyordu. Ancak bu görüşmenin Negev’de gerçekleşen tarihi zirveyle aynı güne denk gelmesi sebebiyle Başbakan Bennett ve Dışişleri Bakanı Lapid’in durumdan rahatsızlık duyduğu ifade edildi. Netice olarak Gantz, Ramallah’taki görüşmeye katılmadı.[3]

    Bu olaydan kısa bir süre önce de Savunma Bakanı Gantz’ın Hindistan’a bir gezi planladığını duyurması büyük şaşkınlık yaratmıştı. Zira Gantz’ın Hindistan gezisi ile Başbakan Bennett’in Hindistan gezisi arasında sadece 4 gün vardı.[4] Gantz’ın ofisi daha sonra yaptığı açıklamada Hindistan gezisinin ertelendiğini duyurdu. Başbakan Bennett ise Covid’e yakalanması sebebiyle geziyi ertelemek durumunda kaldı. 

    Koalisyonun önde gelen isimleri arasındaki bu çekişmeler, liderlerin kendilerini ön plana çıkarma yarışı olarak görülüyor. Bilindiği üzere Savunma Bakanı Gantz, bir önceki hükümetin devam etmesi durumunda şu an Başbakanlık koltuğunda oturuyor olacaktı. Son gelişmeler, Gantz’ın başbakanlık makamından vazgeçmediği şeklinde yorumların yapılmasına sebep oldu. 

    Referanslar:

    1. https://www.timesofisrael.com/herzog-to-meet-jordans-king-in-amman-amid-ramadan-flare-up-jitters/ 
    2. https://www.jpost.com/breaking-news/article-702698
    3. https://www.timesofisrael.com/bennett-gantz-said-to-spar-over-ramallah-meeting-with-abbas-jordans-abdullah/ 
    4. https://www.timesofisrael.com/bennett-gantz-schedule-trips-to-india-4-days-apart-in-latest-sign-of-tensions/ 
    ]]>
    http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-26-mart-2-nisan-2022/feed/ 0 3697
    İsrail’in Gözünden Körfez ve Türkiye 12-19 Mart 2022 http://ayam.com.tr/rapor/israilin-gozunden-korfez-ve-turkiye-12-19-mart-2022/ http://ayam.com.tr/rapor/israilin-gozunden-korfez-ve-turkiye-12-19-mart-2022/#respond Thu, 31 Mar 2022 11:32:25 +0000 http://ayam.com.tr/?p=3614 İsrail Basını ve Araştırma Merkezlerinde Körfez ve Türkiye Hakkında Çıkan Yayınlar

    Moshe Dayan Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Merkezi kıdemli araştırmacısı ve Tel Aviv Üniversitesi Kürt Çalışmaları Programı Başkanı Ofra Bengio’nun “Türkiye İsrail’i Yeniden Faydalı Buluyor” başlıklı yazısında şu hususlara temas ediliyor[1]:

    • İsrail-Türkiye ilişkilerinin son yirmi yılının anlaşılmasının AK Parti hükümetinin anlaşılmasıyla mümkün olabileceği belirtilerek AK Parti iktidarı inceleme altına alınıyor:
      • Erdoğan, 2003 yılında iktidara geldiğinde şu temel hedefleri belirledi:
        • İslam ve demokrasinin birlikte var olabileceğini kanıtlayarak diğer Müslüman ülkelere örnek olmak
        • Türkiye’nin kronik ekonomik sorunlarını çözmek
        • Ordunun siyasetteki etkisini kırmak
        • Batı’ya karşı daha bağımsız bir politika izleyerek Türkiye’nin dış ilişkilerini çeşitlendirmek
    • İlk dönemde Erdoğan’ın İsrail ile ilişkilerinde samimi olduğu belirtilirken Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin şu sebeplerden ötürü gerilediği ifade ediliyor:
      • Ehud Olmert’in Türkiye ziyaretinin hemen akabinde Gazze’de Hamas’a yönelik bir operasyon başlatması
      • 90’lı yıllarda Türk ordusu ile İsrail arasında kurulan stratejik ilişkiler, Erdoğan döneminde ordunun gücü kırılması hasebiyle geriledi.
      • Aynı dönemlerde vuku bulan Mavi Marmara olayı ile ilişkiler oldukça geriledi.
      • 2009 yılından itibaren İslamcılık Türk politikasında daha yoğun hissedilmeye başlandı. Buna paralel olarak Türkiye, Müslüman Kardeşler ve Hamas ile yakınlaşarak kendini Filistin ve Mescid-i Aksa’nın koruyucusu olarak konumlandırdı.
      • Bu süreçte Kudüs, Erdoğan’ın kişisel meselesi haline geldi. Türkiye-İsrail ilişkilerinde görülen iyileşmeler kısa süreli oldu.
    • Türkiye ile ilişkilerinin bozulmasından sonra İsrail’in, Türkiye’nin çevresindeki ülkelerle ilişkilerini geliştirdiği ifade ediliyor. (İsrail-Yunanistan-GKRY üçgeni)
    • İbrahim Anlaşmaları ile BAE’nin de bu üçgene dahil olmasının Ankara tarafından tepkiyle karşılandığı belirtiliyor.
    • Erdoğan’ın başlangıçta belirlediği 4 ana hedeften hiçbirinin gerçekleşmediği ifade edilerek Türkiye’nin son dönemde yaşadığı sorunlara yer veriliyor:
      • Erdoğan’ın popülaritesi giderek düştü.
      • TL değer kaybetti.
      • İddialı bölge politikaları beklenen etkiyi yaratmadı, dış politika söylemleriyle realite arasındaki uçurum genişledi.
      • Batı’dan bağımsız dış politika stratejisi sebebiyle AB ile ilişkiler durma noktasına geldi.
    • Bütün bunların neticesi olarak Türkiye’nin dış politikasında son dönemde bir dönüşüm olduğu ifade ediliyor:
      • BAE ile yakınlaşma (Ekonomik gerekçeler)
      • İsrail ile yakınlaşma (İsrail ve Yahudiler üzerinden ABD ile yakınlaşma, ekonomik gerekçeler)
    • Son kısımda ise Türkiye ve İsrail’in Ukrayna savaşından nasıl etkilendiği inceleniyor:
      • İsrail: Suriye’de İran hedeflerine yönelik hareket özgürlüğünü kaybetmemek adına Rusya’yı düşman olarak konumlandıramıyor.
      • Türkiye: Rus gazına bağımlı. Benzer şekilde Suriye’deki güçlerinin birer Rus hedefi haline gelmesini istemiyor.
      • Buna binaen iki ülke de Ukrayna savaşıyla alakalı benzer politikalar takip ediyor.

    “Türkiye’ye Menfaat Ziyareti” başlıklı yazıda şu hususlar dile getiriliyor[2]:

    • Türkiye’nin son dönemde yaşadığı sorunlara temas ediliyor:
      • Erdoğan’ın popülaritesini kaybetmesi
      • TL’nin değer kaybı
      • Bölgesel tecride maruz kalması
      • Biden ile ilişkilerin kötü gitmesi
    • Erdoğan’ın İsrail ile yakınlaşma hamlesi, koltuğu koruma refleksiyle alınmış menfaatçi bir hamle olarak değerlendiriliyor.
    • Çıkarların değişmesi halinde Erdoğan’ın tekrar İsrail aleyhine adımlar atabileceği dolayısıyla İsrail’in dikkatli olması gerektiği ifade ediliyor.
    • Görünürde farklı mesajlar verse de kapalı kapılar ardında Erdoğan’ın bir Müslüman Kardeşler üyesi ve Hamas destekçisi olduğu ifade ediliyor. 

    “İsrail Gaz Sektörü: Şimdi Sıvılaştırma, Sonra Barış” başlıklı yazıda şu hususlara temas ediliyor[3]:

    • Geçtiğimiz ay İsrail’in gaz sahalarının kaderini etkileyen iki önemli gelişmeye işaret ediliyor:
      • ABD’nin EastMed Projesinden desteğini çekmesi
      • Rusya’nın Ukrayna’yı işgali
    • Mevcut şartlarda İsrail’in gaz ihracatı için en iyi alternatifinin Türkiye olduğu belirtiliyor. 
    • EastMed Projesi’nin neden çöktüğüne değinilen kısımda şunlar zikrediliyor:
      • Proje uygulanabilir olmaktan oldukça uzaktı. Temel amacı işbirliği için bir platform oluşturmasıydı.
      • Proje sayesinde İsrail, Yunanistan, Mısır ve GKRY arasında bir işbirliği ortamı oluştu ancak Türkiye bunun dışında kaldı.
    • EastMed’e alternatif olarak İsrail’den Türkiye’ye bir doğalgaz boru hattı çekilmesi projesinin gündeme geldiğine değiniliyor ancak böyle bir projenin mevcut şartlarda mümkün olmadığı ifade ediliyor:
      • Böyle bir proje KKTC’nin fiilen tanınması anlamına gelecektir.
      • Yunanistan ve GKRY ile ilişkiler bozulacak ve İsrail uluslararası güvenilirliğini kaybedecektir.
    • Bütün bunları göz önünde bulundurarak İsrail için tek alternatifin sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) olduğu belirtiliyor. 
      • LNG satışıyla deniz sınırlarıyla alakalı tartışmalar aşılmış olacaktır.
      • Türkiye ile İsrail arasındaki iş birliği artacaktır.
      • Türkiye’ye LNG satışı İsrail’in bölgedeki diğer müttefikleriyle ilişkilerine zarar vermeyecektir.

    “Hamas’ın Finansörü Genelkurmay Başkanı Kohavi ile Görüştü: Katar Devler Ligine Böyle Yükseldi” başlıklı yazıda şu noktalara temas ediliyor[4]:

    • ABD-Katar ilişkilerinde son dönemde yaşanan gelişmelere yer veriliyor:
      • ABD, Katar’ı NATO dışı önemli müttefik statüsüne yükseltti.
      • Katar, Rus gazı için en önemli alternatif konumunda yer alıyor.
      • Katar, ABD’nin bölgedeki en önemli hava üssüne ev sahipliği yapıyor.
    • İsrail’in Katar’a yaklaşımında son dönemde bazı değişiklikler olduğu ifade ediliyor:
      • Mossad Eski Başkanı Halevi, Katar’ın bölgede olumlu bir rol oynadığını ve Müslüman Kardeşler’e ve Hamas’a verdiği desteğin İsrail için bile tolere edilebilir bir gerçeklik olduğunu söyledi. Yazıda bu yaklaşımın İsrail’in mevcut tutumunu yansıttığı iddia ediliyor.
      • İsrail Genelkurmay Başkanı Kohavi’nin geçtiğimiz hafta Katar’da gerçekleştirdiği iddia edilen görüşmelerde Gazze’deki iş birliğinin ötesinde meselelerin gündeme geldiği iddia ediliyor. 
      • Uzun süredir İsrailli yetkililerin Katar aleyhinde konuşmadığı belirtilerek Doha’nın aslında İsrail’in dostu olarak görülebileceği ileri sürülüyor.
    • Katar’ın geçmişten gelen yüklü bir defteri olduğu ifade edilerek şunlara yer veriliyor: 
      • Suriye’de muhaliflere destek, 
      • Libya’daki Kaddafi karşıtı faaliyetler,
      • Al Jazeera’nin yayın politikası, 
      • İran ile sıcak ilişkiler, 
      • Selefi örgütlerin desteklenmesi.
    • Yeni dönemde bir devletin saf iyi ya da saf kötü olarak tanımlanabileceği siyah-beyaz bir gerçekliği olmadığı belirtiliyor. Öyle ki Katar’ın bir yandan Tahran ile ilişkilerini sürdürürken diğer yandan ABD savaş uçaklarına İran yanlısı milislere saldırması için topraklarını açtığı ifade ediliyor. 
    • İsrail açısından Katar’ın yeni rolünün de bu gerçekliğe paralel değerlendirilmesi gerektiği ifade edilerek Katar’ın da diğer ülkeler gibi bir açıdan iyi bir açıdan kötü olduğu vurgulanıyor.

    “Katar ve Türkiye ile Yakınlaşma: İran’ı Kuşatma Fırsatı” başlıklı yazıda şu noktalara değiniliyor[5]:

    • Katar’ın genellikle Batı ve İsrail’de Körfez’in “kötü çocuğu” olarak tasvir edildiğine değinilen yazıda Katar-İsrail ilişkilerinin tarihi inceleniyor. Yazıda yer verilen bu kronolojik incelemenin, İsrail-Katar ilişkilerinin zannedildiği kadar kötü olmadığı imasını taşıdığını söylemek mümkündür: 
      • 1993 Oslo Anlaşması sonrası Şimon Peres ile Katar Dışişleri Bakanı gizli bir görüşme gerçekleştirdi.
      • 1994-1995 yılları arasında iki ülke arasında İsrail’e Katar gazı sağlama olasılığı konusunda müzakereler yürütüldü.
      • 1996 yılında iki ülke arasında ticari temsilcilikler açıldı.
      • İkinci İntifada sürecinde Katar İsrail’deki diplomatik misyonlarını kısa süreliğine kapattı.
      • 2009 yılında Dökme Kurşun Operasyonu sonrasında ikili ilişkiler durdu. Katar tarafı ilişkileri yeniden canlandırmak istese de dönemin Başbakanı Netanyahu ve Dışişleri Bakanı Liebermann buna muhalefet ettiler.[6]
    • Katar-İsrail ilişkilerinin mevcut durumuyla alakalı aşağıdaki noktalara değiniliyor:
      • İsrail’in de parçası olduğu ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Katar’da faaliyetlerini sürdürüyor.
      • Katar-ABD ilişkileri son dönemde ciddi bir yakınlaşma gösteriyor.
      • Katar, Rus gazı için en önemli alternatif olarak görülüyor. Dolayısıyla uluslararası arenada konumunu güçlendiriyor.
      • ABD’nin bölgeden çekilme stratejisi İran ile sıcak ilişkileri olan Katar’ı bölgede stratejik bir oyuncu haline getiriyor.
      • İddialara göre Katar, F-35 satın almak için ABD’deki İsrail etkisinden faydalanmak istiyor.
    • Katar’ın yanı sıra Türkiye ile de ilişkileri geliştirmenin sağlayacağı bazı avantajlar olarak şunlara yer veriliyor:
      • Bu yakınlaşma, Hamas ve Müslüman Kardeşleri zayıflatabilir.
      • Türkiye ve Katar ile askeri işbirliğinin yeniden tesis edilmesi İsrail’in bölgesel statüsünü güçlendirecektir.
      • İsrail; BAE, Bahreyn ve Azerbaycan’a ek olarak Türkiye ve Katar ile bağları güçlendirerek İran’ı güneyden ve kuzeyden kuşatabilir.

    “ABD’nin Ortadoğu’daki Hisseleri Düşüşte: Endişelenmeliyiz” başlıklı yazıda şu hususlar dile getiriliyor[7]:

    • BAE ile Esed yakınlaşmasını konu alan yazıda Biden döneminde ABD ile Ortadoğu’daki müttefikleri arasında bir gerilimin meydana geldiği, Arap ülkelerinin ABD’nin yeni bölge stratejisini anlamakta zorlandığı ifade ediliyor.
    • Bölgedeki ABD müttefiklerinin artık arkalarında ABD’nin stratejik desteğini hissetmedikleri için daha çekimser bir dış politika takip ederek bölgesel gerilimleri düşürme derdinde oldukları ifade ediliyor.
    • ABD’nin bölgedeki müttefiklerini rahatsız eden politikaları olarak şunlara yer veriliyor:
      • İran ile süren nükleer görüşmeler
      • Afganistan’dan apar topar çekilme
      • Husilerin terör örgütü listesinden çıkarılması
      • Katar-ABD yakınlaşması
    • BAE ile Esed arasındaki yakınlaşmanın arkasında temel sebep olarak ABD’nin bölge politikasının yer aldığı vurgulanarak bu yakınlaşma, ABD’ye karşı bir meydan okuma olarak nitelendiriliyor.
    • Yine benzer sebeplerle Körfez ülkelerinin günlük petrol üretim kotasını artırmaktan imtina ederek Moskova ile koordineli bir politika güttükleri ifade ediliyor. 
    • ABD’nin yeni bölge siyaseti sebebiyle ortaya çıkan bu karışık durumda İsrail’in şu üç temel hedefi gütmesi gerektiği belirtiliyor:
      •  Potansiyel hasarı en aza indirmek (ABD’nin DMO’yu terör listesinden çıkarma niyetini engellemek gibi)
      • Tartışmalı konularda Washington ile sürtüşmeden kaçınmak (Filistin meselesi gibi)
      •  ABD’nin büyük ve eski stratejik müttefiki (İsrail) ile yeni bölgesel müttefikleri arasındaki gerilimi yumuşatmak için güçlü bir çaba.

    “Körfez Ülkeleri, ABD’nin Nükleer Anlaşmaya Dönmesi Beklentisine Rusya ile Misilleme Yaptı” başlıklı yazıda şu hususlar dile getiriliyor[8]:

    • Yazıda Körfez ülkelerinin Rusya yanlısı bir tavır takındıkları iddia ediliyor. Bu tavrın arkasındaki temel motivasyonun, nükleer anlaşmaya dönmek için büyük çaba gösteren ABD’ye bir misilleme yapma isteği olduğu ifade ediliyor.
    • ABD’nin İran’ın vekilleri aracılığıyla yaptığı saldırılara göz yumduğu belirtiliyor. Bu tavrın Körfez ülkelerini oldukça rahatsız ettiği vurgulanıyor.
    • Bu sebeple Suudi Arabistan ve BAE liderlerinin, Moskova’yı izole etmek için kendilerini kullanmak isteyen ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmeyi reddettikleri, Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmadıkları ifade ediliyor.
    • Tam aksine Suudi Arabistan’ın Çin’e sattığı petrolün karşılığını Yuan cinsinden almak için Çin ile görüşme halinde olduğuna dair haberler geldiğine işaret ediliyor. Böyle bir gelişmenin şu sinyalleri taşıdığı ifade ediliyor:
      • ABD tek süper güç değildir. Çin para birimi de dolar kadar güven vermektedir.
      • Bu sayede yaptırımlar karşısında Rusya’ya bir bypass kanalı açılabilir.
    • İran ile nükleer anlaşmaya dönülmesinin İsrail açısından da ciddi tehditler barındırdığı vurgulanıyor.

    “Ukrayna’daki Savaş: Muhammed bin Selman Artık Arzu Edilen Bir Figür” başlıklı yazıda şu konulara temas ediliyor[9]:

    • Trump döneminde Kaşıkçı cinayetinin görmezden gelindiği ancak Biden döneminde işlerin tersine döndüğü ifade ediliyor.
      • Biden seçim kampanyasında Suudi Arabistan’ı dengesiz bir ülke olarak tanımladı.
      • Biden hükümeti Suudi Arabistan’a silah ihracatına kısıtlamalar getirdi.
      • Suudi Arabistan ile ilişkiler geriledi ve Biden, MbS ile direkt iletişime geçmeyi reddetti.
    • Ukrayna savaşı ile ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinde işlerin yeniden tersine döndüğü ifade ediliyor. ABD yönetiminin petrol arzını artırmak ve petrol fiyatını düşürmek için Suudi Arabistan’a muhtaç olduğu belirtiliyor.
    • BAE ve Suudi Arabistan’ın Ukrayna savaşında ABD karşıtı bir tavır takınmalarının temel sebebinin ABD ile ilişkilerine zarar vermek değil tam tersine geliştirmek için Washington üzerinde baskı oluşturmak olduğu ifade ediliyor:
      • Suudi Arabistan’ın beklentileri: Yemen’deki savaşta yardım, İran’a karşı bir nükleer programın oluşturulması hususunda yardım, Muhammed bin Selman’ın kabul görmesi.
    • Yazının son kısmında Suudi Arabistan ile Çin arasındaki yakınlaşmaya dikkat çekiliyor. 
    • Körfez ülkelerinin Pekin ve Washington arasında hassas bir dengede yürüdükleri, bununla birlikte Çin’in yakın gelecekte ABD’nin yerini almasının mümkün olmadığı ifade ediliyor.

    Referanslar.

    1. https://dayan.org/content/turkey-finds-israel-useful-again
    2. https://www.zman.co.il/297259/
    3. https://www.globes.co.il/news/article.aspx?did=1001405438
    4. https://www.maariv.co.il/journalists/Article-905092
    5. https://www.haaretz.co.il/blogs/mitvim/BLOG-1.10678123 
    6. Yazıda Netanyahu ve Liebermann’ın bu muhalefetinin İsrail Dışişleri Bakanlığındaki yetkililerin tutumuna aykırı olduğu ve bir hata olduğu ifade ediliyor.
    7. https://www.ynet.co.il/news/article/sjjcyhem9
    8. https://www.globes.co.il/news/article.aspx?did=1001405979 
    9. https://www.globes.co.il/news/article.aspx?did=1001405821 
    ]]>
    http://ayam.com.tr/rapor/israilin-gozunden-korfez-ve-turkiye-12-19-mart-2022/feed/ 0 3614
    İsrail Raporu | 19 – 26 Mart 2022 http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-19-26-mart-2022/ http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-19-26-mart-2022/#respond Sun, 27 Mar 2022 16:52:00 +0000 http://ayam.com.tr/?p=3643 19 Mart – 26 Mart Tarihleri Arasında Öne Çıkan Haber Başlıkları

    Yahudi din adamı Haim Kanievsky’nin cenazesine 750.000 İsraillinin katıldığı tahmin ediliyor.
    Zoom üzerinden Knesset’e hitap eden Zelensky’nin konuşmasında Ukrayna’da yaşananları Holokost ile karşılaştırması tepki topladı. 
    İsrail Başbakanı Bennett: Ne yazık ki, ABD İran’la nükleer anlaşmayı ne pahasına olursa olsun imzalama noktasında kararlı. Bu pahalıya mal olacak.
    İsrail Başbakanı Bennett yayımladığı video mesajda İranlıların Nevruz Bayramını kutladı ve “acımasız ve zalim İran rejiminden” kurtulmalarını diledi.
    İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron Fransa’da bir araya geldi.
    İsrail jetleri Yunanistan ev sahipliğindeki bir hava tatbikatına katılacak. Mısır, Kuveyt, Fas ve Suudi Arabistan ise tatbikata gözlemci olarak katılacak.
    Konut fiyatlarındaki artışın ardından İskân ve İnşaat Bakanlığı uygun fiyatlı 10.000 konutu çekiliş usulüyle satışa çıkaracak.
    İsrail Başbakanı Bennett, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed Şarm El-Şeyh’te bir araya geldi.
    Singapur Dışişleri Bakanı, İsrailli mevkidaşı ile görüşmesinin ardından Singapur’un Tel Aviv’de büyükelçilik açacağını açıkladı.
    Berşeva’da gerçekleşen bir saldırıda 4 İsrailli hayatlarını kaybetti.
    Üst düzey bir İranlı general, İsrail’in askerlerinden birini öldürmesi durumunda İran’ın derhal intikam alacağını açıkladı.
    İstatistik Bürosunun açıklamasına göre İsrail’de işsizlik oranı %5,6’dan %5,4’e geriledi. 
    Putin, Bennett ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede Ukrayna konusu ele alınırken Putin, Berşeva’daki saldırıdan ötürü başsağlığı diledi. 
    Rusya’nın tepkisinden çekinen İsrail, Ukrayna’nın NSO casus yazılım taleplerini reddetti.
    İsrail, ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile BAE, Fas, Mısır ve Bahreyn’in Dışişleri Bakanlarını “tarihi zirvede” ağırlayacak. Walla News’in haberine göre Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi’yi ikna etmek için girişimler sürüyor.
    İsrail Ulaştırma Bakanlığı, Ukrayna savaşından ötürü yaşanan kıtlık endişesi nedeniyle limanlarda tahıl ve hububat taşıyan gemilerin yük boşaltmasına öncelik verileceğini açıkladı.
    Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada İsrail Başbakanı Bennett’in yakın zamanda Türkiye’yi ziyaret edebileceğini belirtti.
    İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) yaptığı açıklamada, üst düzey İsrail askeri yetkililerinin Fas’a ilk resmi ziyaretini tamamladığını duyurdu.
    Rusya’nın Suriye Büyükelçisi, İsrail’in Suriye’deki saldırılarının Rusya’yı tepki vermeye kışkırttığı konusunda uyarıda bulundu.
    İsrail medyasında yer bulan iddialara göre İran DMO’nun terör listesinden çıkarılmasına karşılık ABD’nin kendisinden talep ettiği “bölgede gerilimi düşürmeyi alenen taahhüt etme” şartını kabul etmedi.

    Dış Politika Gündemi: 

    İsrail Başbakanı Bennett, hafta içinde Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed ile Şarm El Şeyh’te üçlü bir görüşme gerçekleştirdikten kısa bir süre sonra İsrail Dışişleri Bakanı Lapid’in “tarihi bir zirvede” ABD, BAE, Fas, Bahreyn ve Mısır Dışişleri Bakanlarını ağırlayacağı duyuruldu.[1] Bu zirve bölgede aylardır süren iş birliği arayışları açısından bir dönüm noktası olacaktır. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yaptığı açıklamada İsrail Başbakanı Bennett’in yakın zamanda Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirme ihtimalinden bahsetti.[2] 

    Bölge ülkelerini İsrail ile bu kadar yakın temas kurmaya iten farklı sebeplerden bahsedilebilir. Ancak temelde bütün meseleler ABD’nin yeni bölge politikasına paralel seyretmektedir. İsrail Başbakanı Bennett hafta içinde yaptığı farklı konuşmalarda, ABD’nin İran’la nükleer anlaşmaya dönme konusunda oldukça kararlı olduğunu ve bunun sadece İsrail’i değil bütün bölgeyi etkileyeceğini vurguladı.[3] Şüphesiz artan İran tehdidi bölge ülkeleri arasındaki artan iş birliğinin temel faktörlerinden birisidir. Özellikle Körfez ülkelerinin son dönemde ABD’nin, İran’ın vekilleri aracılığıyla gerçekleştirdiği saldırılara göz yummasından rahatsız olduğu biliniyor.[4] Son olarak İran destekli Husiler, Suudi Aramco şirketinin tesislerine saldırmıştı.

    İsrail ile bölge ülkeleri arasında artan iş birliğinin temel konularından bir diğerinin de enerji güvenliği olduğu söylenebilir. Ukrayna savaşıyla birlikte enerji güvenliği uluslararası düzeyde öncelikli gündem maddesi haline geldi. Mısır ve İsrail enerji konusunda birçok noktada ortak hareket ediyor.[5] Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsrail ile enerji güvenliği ve doğal gaz transferi hususunda iş birliğini bu hafta tekrar gündeme getirmesi iki ülke arasındaki yakınlaşmada bu konu başlıklarının temel gündem maddelerinden biri olduğunu gösteriyor.[6] Ürdün ve BAE’nin İsrail ile yenilenebilir enerji projeleri geliştirmek için iş birliği yapma hususunda bir anlaşmaya vardıkları ifade edilmişti. Enerji güvenliği gibi hassas bir konuda ortak projelerin geliştirilebilmesi için ülkeler arasındaki iş birliğinin daha da artması, karşılıklı güvenin gelişmesi gerekmektedir. Bu görüşmeler, bölgedeki enerji sektörünün geleceği açısından belirleyici olacaktır. Söz gelimi, İsrail’in Mısır’ın sıvılaştırma tesislerini kullanması yahut Türkiye’ye doğal gaz transferi yapması gibi kritik meseleler bu ülkelerin ikili ilişkilerde hangi noktaya ulaşacaklarıyla doğru orantılı olacaktır.[7]

    İç Politika Gündemi:

    İsrail iç politikasının gündeminde bu hafta Berşeva’da gerçekleştirilen bıçaklı saldırı yer aldı. Saldırıyı gerçekleştiren kişinin İsrail vatandaşı bir bedevi olması ve saldırının bir Arap partisi hükümet koalisyonundayken  gerçekleşmesi tepkilerin artmasına sebep oldu. Her ne kadar Ra’am Partisi saldırıyı net ve hızlı bir biçimde kınasa da kamuoyu tepkisinden kurtulamadı.[8] Ra’am Partisinin çalışmaları neticesinde İsrail bütçesinde başta Negev bölgesi olmak üzere Arap vatandaşların yaşadığı bölgelere yatırım maksadıyla ciddi bir bütçe ayrılmıştı.[9] Ra’am Partisi lideri Mansur Abbas’ın siyasi söylemi de Arap sektöründeki yüksek suç oranlarını düşürmek üzerine kuruluydu.

    Muhalefet lideri Benyamin Netanyahu saldırı sonrası yaptığı açıklamada Bennett ve Lapid’i, Negev’i önce Ra’am Partisine şimdi de kana susamış İslamcı teröristlere teslim etmekle itham etti.[10] Ana muhalefet partisi Likud’dan farklı isimlerden de hükümeti zayıflıkla ve Negev’de kontrolü kaybetmekle suçlayan açıklamalar geldi.[11] Koalisyondan bazı isimler ise Netanyahu ve partisini bu olayı siyasete alet etmekle suçladı.

    Referanslar:

    1. https://www.ynet.co.il/news/article/sjv4yunzc#autoplay
    2. https://www.timesofisrael.com/erdogan-claims-bennett-may-soon-visit-turkey-israel-said-to-deny-it/ 
    3. https://www.timesofisrael.com/bennett-says-us-determined-to-sign-nuclear-deal-at-any-cost/
    4. https://www.globes.co.il/news/article.aspx?did=1001405979 
    5. https://www.al-monitor.com/originals/2022/02/israel-egypt-tighten-energy-ties 
    6. https://www.trthaber.com/haber/gundem/cumhurbaskani-erdogandan-enerjide-turkiye-cikisi-666995.html 
    7. https://www.ynet.co.il/news/article/hy4dn8jzq 
    8. https://twitter.com/mnsorabbas/status/1506308934235217920 
    9. https://www.timesofisrael.com/cabinet-okays-over-nis-32-billion-to-develop-arab-israeli-economy-fight-crime/
    10. https://twitter.com/netanyahu/status/1506351878380167170 
    11. https://twitter.com/regev_miri/status/1506289060146556943 
    ]]>
    http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-19-26-mart-2022/feed/ 0 3643
    İsrail’in Gözünden Körfez ve Türkiye | 06 – 12 Mart 2022 http://ayam.com.tr/rapor/israilin-gozunden-korfez-ve-turkiye-06-12-mart-2022/ http://ayam.com.tr/rapor/israilin-gozunden-korfez-ve-turkiye-06-12-mart-2022/#respond Mon, 21 Mar 2022 12:11:33 +0000 http://ayam.com.tr/?p=3565 İsrail Basını ve Araştırma Merkezlerinde Körfez ve Türkiye Hakkında Çıkan Yayınlar

    “Katar’ın Bölgesel Ve Uluslararası Statüsü Yükselişte” başlıklı yazıda şu hususlara temas ediliyor[1]:

    • Katar’ın dış politikada etkisini artıran gelişmeler olarak şunlara yer veriliyor:
      • Katar ile Körfez ülkeleri arasındaki uzlaşma,
      • ABD’nin Afganistan’dan çekilme sürecinde ve sonrasında oynadığı rol,
      • İran’la arabuluculuk noktasında ABD’ye sağladığı yardım,
      • Ukrayna’daki savaş ve beraberindeki küresel enerji krizi ve Katar’ın enerji piyasalarındaki rolü,
      • ABD tarafından NATO üyesi olmayan önemli müttefik statüsüne yükseltilmesi,
      • Dünya Kupasına ev sahipliği yapacak olması.
    • Katar’ın ABD için önemi açıklanırken şu hususlara değiniliyor:
      • ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) bölgesel karargâhı Katar’da bulunuyor.
      • Katar, bölgedeki devlet dışı aktörlerle ilişkilerini koruyor.
    • Katar’ın, Ukrayna’daki savaş ve beraberindeki küresel enerji krizinden istifade ederek bölgedeki konumunu ve ABD ile ilişkilerini geliştirmek isteyeceği belirtiliyor.
      • Bunun karşılığında Katar’ın temel hedefinin F-35 alma girişimi olduğu iddia ediliyor.
    • Katar’ın bu yükselişinin İsrail açısından değerlendirildiği bölümde şu noktalara temas ediliyor:
      • İsrail-Katar ilişkileri temelde Gazze Şeridi üzerinden şekilleniyor. İsrail, Katar’ın Gazze’ye yardımlarından memnun gözüküyor.
      • Mısır, BAE ve Suudi Arabistan gibi diğer devletler Katar’ın Gazze Şeridindeki bu rolünden memnun değiller. Ancak bu devletler ekonomik açıdan Katar yardımının yerini dolduramayacak durumdalar.
      • Bu durumda İsrail için Gazze konusunda -en azından kısa vadede Katar’dan başka bir alternatif olmayacaktır. İsrail ile Katar arasındaki bu ilişki BAE’yi rahatsız edebilir.
      • Yazıda ayrıca Katar ile İsrail arasında 1996 yılından bu yana süregelen ekonomik bir ilişkinin olduğuna dikkat çekiliyor.
      • Katar’ın İbrahim Anlaşmalarına şiddetle karşı çıktığı ifade ediliyor.
      • Katar’ın tıpkı BAE gibi F-35 satın alma hususunda ABD’yi ikna etmek için İsrail’le yakınlaşmayı deneyebileceği belirtilirken, Biden yönetiminin Trump yönetimi kadar cömert olmadığı vurgulanıyor.

    “Hizbullah, Lübnan ve Körfez ile Uzlaşma: Çıkmaz” başlıklı yazıda şunlara değiniliyor[2]:

    • Lübnan ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkinin bir krizde olduğu ifade edilen yazıda krizin gerçek nedeni olarak Hizbullah’ın Lübnan’da giderek güçlenmesi gösteriliyor. 
    • 2021 yılında Lübnan ile Körfez arasında yaşanan gerilimler şu şekilde sıralanıyor:
      • Nisan ayında Suudi yetkililer Lübnan’dan gelen narların içine gizlenmiş 7,8 milyondan fazla uyuşturucu hap ele geçirdi. Bunun üzerine Lübnan’dan meyve ve sebze ithalatı yasaklandı.
      • Lübnan Geçici Dışişleri Bakanı Wehbe, Suudi Arabistan’a yönelik sert sözler sarf etmesinin ardından istifa ettirildi.
      • Lübnan Enformasyon Bakanı Kardahi’nin Suudi Arabistan’ın Yemen’e askeri müdahalesine ilişkin eleştirel yorumlarıyla kriz daha da derinleşti.
    • Kardahi krizi sonrası gelen yaptırımlar ve tepkiler olarak şunlara yer veriliyor:
      • Suudi Arabistan: Diplomatik ve ticari bağlarını tamamen kopardı. Lübnan büyükelçisi Riyad’dan kovuldu. Beyrut’taki Suudi Arabistan büyükelçisi geri çağrıldı. Lübnan’dan ithalat yapmak tamamen yasaklandı.
      • Bahreyn ve Kuveyt: Lübnanlı diplomatları sınır dışı edip kendi büyükelçilerini geri çağırdılar.
      • BAE: Kendi büyükelçisini geri çağırdı.
      • Katar: Kardahi’nin açıklamalarını kınadı.
      • Lübnan: Başbakan Mikati ve Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Kardahi’nin açıklamalarını reddederek dolaylı yoldan istifaya çağırdı.
      • Hizbullah: Suudi Arabistan’ı Lübnan’ın iç işlerine karışmakla ve ülkeye şantaj yapmakla suçladı.
      • Fransa: Tarafları yatıştırmaya çalıştı ancak somut bir sonuç elde edilemedi. Sadece Lübnan’a insani yardım sağlamak için ortak bir Fransız-Suudi mekanizması kuruldu.
      • Kuveyt: Ocak ayında Lübnanlı liderlere, ilişkileri yeniden kurma konusunda on iki maddelik bir yol haritası sundu. Şartlar arasında tüm milislerin yani Hizbullah’ın dağıtılması da vardı. Lübnanlı liderler Kuveyt girişimine olumlu yanıt verirken Lübnan’ın Hizbullah’ı silahsızlandırmasının imkânsız olduğunu da açıkça belirttiler.
    • Lübnan ile Körfez arasındaki ilişkinin yeniden tesis edilememesinin üç temel nedeni olarak şunlara yer veriliyor:
      • Lübnan devletinin zayıflığı (Devlet, Hizbullah’ın karşısında oldukça etkisiz kalıyor.)
      • Hizbullah’ın Suudi Arabistan’a karşı sert ve düşmanca tutumu (Krizler sonrasında Hizbullah’ın Suudi Arabistan’a karşı tutumunda hiçbir yumuşama görülmüyor)
      • Suudi Arabistan’ın Hizbullah’a karşı sert ve düşmanca tutumu
    • Körfez’in temel talebi Hizbullah’ın Lübnan’daki gücünün silahsızlandırılması ve kısıtlanması olduğu sürece Lübnan-Körfez uzlaşmasının ancak kısmen mümkün olabileceği vurgulanıyor.

    “Suudi Veliaht Prens’in İsrail ve İran’a Mesajları” başlıklı yazıda şu konular dile getiriliyor[3]:

    • Muhammed bin Selman’ın verdiği bir röportajdaki şu ifadeler yazının merkezinde yer alıyor: “Biz, İsraillilerle Filistinliler arasındaki çatışmanın çözülmesini umuyoruz. İsrail’i düşman olarak görmüyoruz. Tam tersi, İsrail’e birçok konuda çıkarlara birlikte ulaşmaya çalışabileceğimiz potansiyel bir müttefik olarak bakıyoruz. Fakat buraya gelmeden önce bazı sorunların çözülmesi gerekiyor.”
    • İsrail ve Arap devletleri arasındaki normalleşme furyasının ABD’deki hükümet değişiminden etkilenmediği iddia edilen yazıda Suudi Arabistan Veliaht Prensinin İsrail’e karşı babası Kral Selman’dan daha yumuşak bir tavır takındığı belirtiliyor.
    • Suudi Arabistan’ın İsrail ile yakınlaşmasının, Kral Selman hayatta olduğu sürece mümkün gözükmediği ifade ediliyor. Biden ve Kamala Harris’in Kaşıkçı cinayeti sebebiyle halen Muhammed bin Selman’ı görmezden gelerek Kral Selman’ı muhatap aldıkları ve bu durumun değişmeyeceğinin ön görüldüğü belirtiliyor.
    • Aynı röportajda Muhammed bin Selman’ın İran’dan “komşumuz” diyerek bahsetmesi, İran’a karşı söylemlerde bir ton değişikliğinin işareti olarak ele alınıyor.

    “Suudi Arabistan ve BAE Ukrayna Sahasında Oynuyor” başlıklı yazıda şunlara temas ediliyor[4]:

    • Biden’ın başkanlığının ilk günlerinden bu yana Suudi Arabistan ve BAE’yi rahatsız eden birtakım politikalar takip ettiği belirtiliyor:
      • Biden, Kaşıkçı cinayeti nedeniyle Muhammed bin Selman’ı muhatap olarak kabul etmiyor ve kendisini görmezden geliyor.
      • BAE’nin İbrahim Anlaşmalarının bir parçası olarak F-35 alması gerekiyordu ancak bu karar Biden yönetimi tarafından donduruldu.
      • ABD’nin, Husileri terör örgütü olarak tanıma konusundaki çekingen tavırları BAE’yi rahatsız ediyor.
    • Yazıda ayrıca BAE ve Suudi Arabistan’ın Rusya ile aralarında milyonlarca dolar değerinde ekonomik bağları ve askeri işbirlikleri olduğuna değiniliyor.
    • ABD’nin Ortadoğu’yu ikinci plana atmasından kaynaklanan sonuçlarla Ukrayna’daki savaş vesilesiyle yüzleşmeye başladığı ifade ediliyor:
      • ABD, Rus petrolüne bağımlılığı azaltmak adına Suudi Arabistan ve BAE’den (günlük üretim kotasının artırılması gibi) destek bekliyor. Ancak ABD’nin müttefiklerine yönelik önceki tutumları sebebiyle birçok problem ortaya çıkıyor.
      • ABD, Suudi Arabistan ve BAE’nin Rus milyarderlerin yaptırımları aşmak için sığınacakları liman olmasından endişe duyuyor.
    • Bütün bunlar göz önüne alındığında Ortadoğu’daki müttefiklerin stratejik önemi bir kez daha ortaya çıkmış oluyor. ABD’nin yaptırımları güçlendirmek adına yönünü yeniden Ortadoğu’ya çevirmesi gerekecektir.

    “İsrail’in Türkiye ile Yeniden Alevlenen Ateşinin Ardında Arabuluculuk Tutkusu Olan Bir Haham” başlıklı yazı, Haham Marc Schneier’ın, Herzog ve Erdoğan’ı bir araya getirmedeki rolünü anlatıyor[5]:

    • Marc Schneier’ın, kurucusu olduğu Etnik Anlayış Vakfı vesilesiyle uzun yıllardır BAE, Bahreyn, Katar gibi Körfez ülkelerinde üst düzey yöneticilerle toplantılar yaparak Yahudileri ve Müslümanları bir araya getirmeye çalıştığına değiniliyor.
    • Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Erdoğan-Herzog görüşmesinde yer alan [6] Marc Schneier’ın bu yakınlaşmanın arka planında önemli bir rol üstlendiği belirtiliyor:
      • Erdoğan ile Herzog arasındaki ilk telefon görüşmesinden önce T.C. Washington Büyükelçisi Murat Mercan ile bir iftarda bir araya gelen Schneier, Mercan’ın kendisine bu göreve gelme amaçlarından birisinin de Türkiye ile Amerikan Yahudilerinin arasını düzeltmek olduğunu söylediğini ifade ediyor. Schneier Mercan’a cevap olarak, ABD Yahudileri ile arayı düzeltmenin yolunun İsrail ile arayı düzeltmekten geçtiğini söylüyor.
      • Bundan birkaç ay sonra ikili bu kez bir sinagogda gerçekleşen bir etkinlikte bir araya geliyor. Bu kez Schneier Mercan’a, Erdoğan’ı arayarak ona yeni cumhurbaşkanı olan Herzog’u tebrik etmek için aramasını önermesini söylüyor. Bu konuşmadan bir gün sonra Erdoğan’ın Herzog’u arayarak tebrik ettiği ifade ediliyor.
      • Bu görüşmenin hemen ardından Schneier’in ilişkileri tesis etmek adına hemen harekete geçtiği iddia ediliyor. Ayrıca Herzog ile Schneier’in çocukluk arkadaşı olduğu vurgulanıyor.

    Erdoğan-Herzog görüşmesiyle alakalı İsrail basınında çeşitli değerlendirmeler yer aldı:

    • Maariv gazetesinde yayınlanan köşe yazısında Türkiye’nin Müslüman Kardeşler ideolojisine ve Hamas’a yönelik tutumunu değiştirdiği ve bu durumun Hamas ve Müslüman Kardeşleri rahatsız ettiği iddia ediliyor.[7]
    • Yine aynı gazetede yayınlanan bir başka yazıda Erdoğan’ın Hamas’a karşı tutumunda bir değişiklik olduğu noktasında ciddi şüpheler olduğu, Gazze ile İsrail arasında olası bir tırmanışın İsrail-Türkiye ilişkilerindeki durumu tam tersine çevirebileceği ifade ediliyor.[8]
    • Haaretz gazetesinde yayınlanan değerlendirmede iki ülke arasında uzun yıllardır süregelen ticaret ve istihbarat işbirliğine dikkat çekilerek Herzog’un bu ziyaretinin düşmanlık, rekabet ve şüphe dönemini sona erdirebileceği belirtiliyor.[9]
    • Hayom gazetesinde yer alan bir diğer yazıda ise ABD’nin bölgeden çekilme stratejisine paralel İsrail’in İbrahim Anlaşmalarıyla başlayan bir bölgesel blok oluşturma çabasına dikkat çekilerek Türkiye’nin de İbrahim Anlaşmalarının oluşturduğu bu bloğa dahil olmak istediği iddia ediliyor.[10]
    • Yediot Aharonot gazetesinde yer alan bir değerlendirmede, iki ülke arasında henüz bir sevgiden bahsedilemeyeceği ancak karşılıklı çıkarların olduğu vurgulanırken Türkiye ile ilişkileri kurma rolünün Herzog’a verilmesi akıllıca bir seçim olarak niteleniyor.[11]

    Referanslar:

    1. https://www.inss.org.il/he/publication/qatar-on-a-rise/ 
    2.  https://dayan.org/content/hizballah-lebanon-and-reconciliation-gulf-impasse
    3.  https://jcpa.org/the-saudi-crown-princes-messages-to-israel-and-iran/
    4.  https://www.haaretz.co.il/news/world/middle-east/.premium.HIGHLIGHT-1.10667556
    5. https://www.timesofisrael.com/behind-israels-rekindled-flame-with-turkey-a-rabbi-with-a-penchant-for-matchmaking/
    6.  Görüşmede Sadece Türk hükümet yetkilileri, İsrail heyeti üyeleri, gazeteciler ve güvenlik personeli hazır bulundu. Başka arabulucular, işadamları veya din adamları yoktu. Yalnızca Schneier bir istisna olarak görüşmelerde yer aldığı iddia ediliyor.
    7.  https://www.maariv.co.il/journalists/Article-903544
    8.  https://www.maariv.co.il/news/politics/Article-903662
    9.  https://www.haaretz.co.il/opinions/editorial-articles/.premium-1.10661208
    10.  https://www.israelhayom.co.il/news/geopolitics/article/9020145
    11.  https://www.ynet.co.il/news/article/sj001q9izq
    ]]>
    http://ayam.com.tr/rapor/israilin-gozunden-korfez-ve-turkiye-06-12-mart-2022/feed/ 0 3565
    İsrail Raporu | 6 Mart – 12 Mart http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-6-mart-12-mart/ http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-6-mart-12-mart/#respond Fri, 18 Mar 2022 11:45:28 +0000 http://ayam.com.tr/?p=3551 6 Mart – 12 Mart Tarihleri Arasında Öne Çıkan Haber Başlıkları

    İsrail Dışişleri Bakanı Lapid, ABD’li mevkidaşı Blinken ile Letonya’da bir araya geldi. Blinken, ABD’nin İsrail’in Ukrayna’daki arabuluculuğunu “çok takdir ettiğini” söyledi.
    Dışişleri Bakanı Lapid: Savaş, müttefiklerimizin olduğunu ancak güvenliğimizin yalnızca bizim elimizde olması gerektiğini hatırlatıyor.
    Netanyahu, İran ile nükleer anlaşma konusunda: İranlılar aslanlar gibi savaşıyorlar; Bennett, Lapid ve Gantz tavşanlar gibi teslim oluyor.
    Ukrayna Büyükelçisi: İsrail hükümeti bize koruyucu ekipman sağlamıyor, neden korkuyor?
    Bennett: İsrail, Ukrayna’dan gelen Yahudi mültecilere odaklanacak.
    İçişleri Bakanı Ayelet Şaked: Rus işgali nedeniyle ülkelerinden kaçan Yahudi olmayan 5.000 Ukrayna vatandaşı için geçici vize kotasının kararlaştırıldığını söyledi.
    İran haber ajansının bildirdiğine göre, bu hafta Şam bölgesinde İsrail’e atfedilen bir saldırıda iki Devrim Muhafızı öldü. Devrim Muhafızları yaptığı açıklamada, “Şüphesiz Siyonist rejim bu suçun cezasını ödeyecektir” dedi.
    14 yıl sonra bir ilk: Herzog, Erdoğan ile bir araya geldi.
    Türkiye Dışişleri Bakanı önümüzdeki ay İsrail’i ziyaret edecek.
    İsrail Genelkurmay Başkanı Kohavi Bahreyn’i ziyaret ederek ülkenin üst düzey güvenlik yetkilileriyle bir araya geldi.
    ABD Senatosu, Demir Kubbe önleyicileri için 1 milyar dolarlık finansmanı onayladı.
    Bennett, Demir Kubbe’nin finansmanını onayladığı için ABD’ye teşekkür etti: Biden sözünü tuttu.
    Dokuz aylık bir mücadelenin ardından Filistinlilerin aile birleşimini yasaklayan vatandaşlık yasası, 45 lehte ve 15 aleyhte oyla kabul edildi. Hem Birleşik Arap Listesi (Ra’am) hem de Meretz partileri yasaya karşı çıktı. İçişleri Bakanı Şaked: Bu, basit siyasi menfaatler için terk edilmemesi gereken, ulusal güvenliğimiz için önemli, Siyonist bir yasadır.
    Yaptırımların ardından Yad Vaşem müzesi, Roman Abramovich’in bağışlarını askıya aldı.
    Kudüs’teki gerilimin arka planında: Dışişleri Bakanı Lapid, Amman’da Ürdün Kralı ile görüştü.
    AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell: İran nükleer anlaşma müzakerelerinde duraklamaya ihtiyaç var.
    İsrail basınında Bennett’in Zelensky’den savaşı durdurmak için Putin’în taleplerini kabul etmesini istediği iddiaları yer bulmuştu. Ukrayna Cumhurbaşkanı Danışmanı yaptığı açıklamada bunu reddetti: Bennett bizden Rusya’nın taleplerini kabul etmemizi istemedi. 
    Ukrayna’nın İsrail elçisi Yevgen Korniychuk, İsrail’in savunma yardımı sağlayarak, mültecileri kabul ederek ve Rusya’ya karşı net bir tavır alarak Ukrayna’yı desteklemek için yeterince çaba göstermediğini söyledi ve İsrail’i Moskova’dan korkmakla suçladı.
    Knesset Sözcüsü Mickey Levy, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky’nin önümüzdeki günlerde Zoom üzerinden İsrail parlamentosuna hitap etmesinin planlandığını söyledi.
    Lapid, Ukrayna ile alakalı görüşmeler için Romanya ve Slovakya’ya gidecek, sınır kurtarma çalışmalarını ziyaret edecek.
    Hamas ve İslami Cihad, Türkiye’yi Herzog’a ev sahipliği yaptığı için kınadı.

    Dış Politika Gündemi:

    İsrail medyasında bu hafta öne çıkan önemli gelişmelerden birisi İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Türkiye ziyareti oldu. Görüşme sonrası iki lider ortak basın açıklaması düzenledi. Erdoğan’ın konuşmasında ticaret, enerji ve enerji güvenliği gibi başlıklarda iki ülke arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi vurgusu dikkat çekti. Herzog ise konuşmasını daha genel bir çerçevede gerçekleştirerek: “Geçmişteki anlaşmazlıklar kendi kendine ortadan kalkmaz. Fakat biz iki halk, iki ülke her alanda derinlemesine bir diyalog içerecek güven ve saygı yolculuğuna çıkmayı seçiyoruz.” ifadelerini kullandı. 

    İsrail medyasında görüşmeyle alakalı olumlu yorumlar ve manşetler ön plana çıkarken görüşmeyle alakalı değerlendirmelerde bazı endişelere de temas edildi. Özellikle, Türkiye’nin Müslüman Kardeşler ve Hamas ideolojisine yönelik tutumunda bir değişimin olup olmayacağı, Filistin ve Gazze noktasındaki anlaşmazlıkların ikili ilişkilerin geleceğini nasıl etkileyeceği ile alakalı soru işaretleri dile getirildi.[1][2] Bu noktada Herzog’un iki ülkenin her konuda anlaşamayacağını peşinen kabul etmeliyiz açıklamasına değinmekte fayda var. Haaretz gazetesinde yayınlanan bir köşe yazısı da görüşmelerin bütün anlaşmazlıkları (Filistin meselesi, Hamas-Türkiye, Mescid-i Aksa’nın statüsü, yerleşim faaliyetleri) bir bütün halinde çözmeyeceği ancak bu anlaşmazlıklara rağmen iki ülke arasında süregelen yakın ticari ve istihbari iş birliklerinin olduğuna dikkat çekiyor.[3] 

    ABD’nin bölgeden çekilme stratejisine paralel olarak İsrail’in İbrahim Anlaşmaları ile başlayan bölgesel bir blok oluşturma çabası son dönemde İsrail basınında sıkça yer bulmuştu. İsrail’in Ankara ile temaslarının, bu çerçevede değerlendirilmesi mümkündür. Bölgede süper gücün olmadığı bir denklemde önemli bir bölgesel güç olarak Türkiye’nin ehemmiyeti artacaktır. Devam eden nükleer görüşmeler ışığında İran tehdidini derin bir biçimde hisseden İsrail için Türkiye ile kurulacak ılımlı ilişkiler daha stratejik bir hale gelmiştir. Türkiye ise İsrail ile yakınlaşma üzerinden bölgedeki -özellikle Doğu Akdeniz’deki- rolünü geliştirmek istemektedir. 

    İkili ilişkiler açısından yakın dönemde geçilmesi gereken bazı önemli testler bulunuyor. Ukrayna’dan gelmesi beklenen çok sayıda mülteci için hızlandırılması planlanan yerleşim yeri inşaatları bunlardan birisi olarak ele alınabilir. Türk Dışişlerinin, İsrail yerleşim politikalarına yönelik kınama mesajları alışılagelmiş bir durum. Ayrıca Pesah Bayramının Ramazan ayına denk gelmesiyle birlikte birçok radikal Yahudi’nin Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemesi bekleniyor. Türkiye’nin bu duruma nasıl bir tepki vereceği ve İsrail’in bu tepkiyi nasıl karşılayacağı ilişkilerin gidişatı açısından önemli olacaktır.

    İç Politika Gündemi:

    İsrail’de hükümet, Ramazan ayında yaşanacak olası gerilimlere hazırlanıyor. Her Ramazan ayında olduğu gibi Kudüs’te ve Mescid-i Aksa’da gerilimin tırmanması bekleniyor. Özellikle Yahudi Pesah bayramının Ramazan ayına denk gelmesi ve Şeyh Cerrah mahallesinde yaşanan son gelişmeler, gerilimin tırmanma ihtimalini artırıyor. Zira birçok radikal Yahudi grup, bu tür özel günlerde Mescid-i Aksa’ya baskınlar düzenliyor. Dışişleri Bakanı Lapid’in Amman’da Ürdün Kralı Abdullah ile yaptığı görüşmenin temel konu başlığını bu mesele teşkil etti.[4] 

    İç politikada gündemi meşgul eden bir diğer konu ise tartışmalı vatandaşlık yasasının kabulü oldu. Filistinli ailelerin birleşimini engelleyen yasa, uzun süredir tartışılıyordu. Hükümet koalisyonundan solcu Meretz ve İslamcı Ra’am partileri yasa aleyhinde oy kullandı. Ancak yasa meclisten geçti. 

    İsrail Parlamentosu Knesset’in ara tatile girmesiyle birlikte bir rapor hazırlayan Haaretz gazetesi bu dönemde Bennett hükümetinin rekor sayıda oylama kaybettiğini bu durumun hükümet içinde gittikçe derinleşen bir krize işaret edebileceğini belirtti.[5]

    Referanslar:

    1. https://www.maariv.co.il/journalists/Article-903544
    2. https://www.maariv.co.il/news/politics/Article-903662
    3. https://www.haaretz.co.il/opinions/editorial-articles/.premium-1.10661208
    4. https://www.ynetnews.com/article/hk8bhidwc
    5. https://www.haaretz.com/israel-news/.premium-failing-to-pass-one-bill-might-endanger-israel-s-coalition-1.10664754
    ]]>
    http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-6-mart-12-mart/feed/ 0 3551
    İsrail’in Gözünden Körfez ve Türkiye | 27 Şubat-3 Mart http://ayam.com.tr/rapor/israilin-gozunden-korfez-ve-turkiye-27-subat-3-mart/ http://ayam.com.tr/rapor/israilin-gozunden-korfez-ve-turkiye-27-subat-3-mart/#respond Thu, 17 Mar 2022 17:17:23 +0000 http://ayam.com.tr/?p=3544 İsrail Basını ve Araştırma Merkezlerinde Körfez ve Türkiye Hakkında Çıkan Yayınlar

    “Başkanların Oyunu: Sisi’nin Jesti, Herzog’un Gezileri, Erdoğan’ın Hedefleri ve İsrail’in Doğu Akdeniz’deki Statüsü” başlıklı yazıda şu hususlara değiniliyor:

    • Türkiye, Mısır ve İsrail’in Doğu Akdeniz’de yeni stratejileri şu üç olay üzerinden değerlendiriliyor:
      • Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin İsrail Enerji Bakanı’na jesti 
      • İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Yunanistan, GKRY ve Türkiye gezileri
      • Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ılımlı tavırları
    • Mısır-İsrail ekseni hakkında aşağıdaki açıklamalara yer veriliyor:
      • İsrail’in Kahire’de düzenlenen bölgesel enerji konferansına katıldığı ve bu durumun İsrail’in enerji sektöründe Mısır ve Ürdün için meşru bir ortak imajına katkı sağladığı belirtiliyor.
      • İsrail’in Türkiye ile yakınlaşmasının Mısır pahasına olmaması gerektiği ifade ediliyor.
      • İsrail’in, Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan MEB anlaşmasının iptali noktasında net bir tavır takınması gerektiği belirtiliyor.
    • Cumhurbaşkanı Herzog’un ziyaretleri hakkında aşağıdaki hususlara temas ediliyor:
      • Türkiye ile yakınlaşmanın Yunanistan ve GKRY pahasına olmadığının vurgulanması açısından Herzog’un ziyaretlerinin önemli olduğu ifade ediliyor.
      • Ayrıca İsrail’in EASTMED projesine Yunanistan ve GKRY ile bir alternatif oluşturması gerektiğine değiniliyor.
        • İsrail, Mısır ve GKRY’nin gazının ABD’ye ait denizaltı elektrik kablo projesi EuroAsia Interconnector’a yönlendirilebileceği belirtiliyor. harita içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu
    • “Türkiye ile alakalı şu hususlar dile getiriliyor:
      • Erdoğan’ın ifade ettiği İsrail gazının Türkiye üzerinden aktarılması projesinin İsrail tarafından kesinlikle dile getirilmemesi gerektiği vurgulanıyor.
      • İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin hala sallantılı olduğu belirtiliyor.
      • İsrail ve Türkiye’nin işbirliği yapabileceği alanlar olarak şunlar gösteriliyor:
        • Akdeniz’in ekolojik açıdan korunması için ortak çalışmalar
        • Kafkasya’da ortak çıkarlar
        • Ekonomik ve ticari yatırımların geliştirilmesi
        • Libya’da Türkiye ve Mısır’ın çatışma ihtimalini azaltacak uzlaşı arayışları noktasındaki çalışmalar.

    “Körfez Ülkeleri Savaşın Başlamasından Bu Yana Büyük Zarara Uğradı” başlıklı yazıda Rusya-Ukrayna savaşının Körfez ülkelerinin yatırımlarına etkisi inceleniyor:

    • ABD’nin bölgeden çekilme stratejisinin Körfez ülkelerinin Rusya ile bağlarını derinleştirmesine sebep olduğu belirtiliyor.
    • Özellikle Katar Yatırım Otoritesi (KYO) ve BAE’ye ait Mubadala Yatırım Fonunun son dönemde Rusya’da oldukça aktif olduğuna işaret ediliyor.
    • KYO’nun Rus pazarına büyük oranda VTB Bank ve Rosneft Petrol şirketinin hisseleri ile girdiği ve bu şirketlerin hisselerinin %50 oranında değer kaybettiği vurgulanıyor.
    • KYO’nun 31 Aralık’ta 16 milyar dolar civarında olan toplam portföyünün 1 Mart itibariyle 9.6 milyar dolar civarına düştüğü tahmin ediliyor.
    • Aynı dönemde Abu Dabi Yatırım Otoritesinin de 600 milyon dolar civarında bir kaybı olduğu tahmin ediliyor.
    • Mubadala’nin Rusya’da ve eski Sovyet devletlerinde toplam 6 milyar dolar değerinde yatırımı olduğu belirtiliyor. (Bu miktar Mubadala’nin toplam varlığının yaklaşık %2,5’ine tekabül ediyor.)
    • Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu’nun 2015 yılında Rusya’ya 10 milyar dolarlık bir yatırım paketi açıkladığı ancak bu yatırım taahhütlerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin belli olmadığı belirtiliyor.

    “Putin’in Büyük Parası ve Biden’ın Uçakları Arasında: BAE’nin Çıkarları” başlıklı yazıda BAE’nin BM Güvenlik Konseyindeki Rusya’yı kınama oylamasında çekimser kalmasının sebepleri ele alınıyor:

    • Yazının giriş kısmında, BM Güvenlik Konseyinin yapısı gereği Rusya’yı kınama gibi bir eylemde bulunamayacağı açıklanıyor.
    • BAE’nin çekimser kalma kararının sebepleri olarak şunlara değiniliyor:
      • ABD’nin bölgeden çekilmeye dönük stratejisi sebebiyle bölgedeki müttefiklerine eskisi kadar güven vermediğine işaret ediliyor.
      • Ayrıca ABD’nin BAE’ye F-35 satışından, Çin-BAE ilişkilerini gerekçe göstererek imtina ettiği dile getiriliyor.
      • Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılmasıyla birlikte Rus sermayesinin alternatif ülkelere aktarılabileceği iddia ediliyor.
      • Bu noktada Körfez ülkelerinin Rus sermayesi için iyi bir durak olabileceği ifade ediliyor.
      • Rusya ile BAE arasında bu tür bir ekonomik ilişkinin Washington’u rahatsız edeceği dile getiriliyor.
      • Bütün bu denklemde BAE’nin çekimser oy tercihinin, ABD yönetimi üzerinde baskı oluşturmak için alınmış stratejik bir karar olabileceği iddia ediliyor.

    “Erdoğan, Ukrayna’daki Savaş Sonrası Avrupa’nın Ana Kazananı Olabilir” başlıklı yazıda Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşında takındığı tavır değerlendiriliyor:

    • Yakın zamanda İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Türkiye’yi ziyaret edeceği hatırlatılarak iki ülkenin de Rusya’ya karşı net bir tavır takınmadan ince bir ipte yürümeye çalıştığı vurgulanıyor.
    • Türkiye’nin Rusya’ya yönelik hamleleri şu şekilde değerlendiriliyor:
      • Montrö sözleşmesi gereği boğazların kapatılması: Kararın Rus gemilerinin bölgeye yerleştikten sonra geç bir biçimde alındığı vurgulanıyor.
      • Hava sahasının Rusya’ya kapatılmaması: Türkiye’nin Ruslar için bir transit geçiş noktası olduğu ve bu durumda ciddi ekonomik çıkarları olduğuna işaret ediliyor. Ayrıca böyle bir yaptırımın boğazların kapatılmasından daha ciddi bir etkisi ve buna paralel daha ciddi bir karşılığı olabileceği ifade ediliyor.
      • Putin’in Ukrayna’daki Türk SİHA’larından rahatsız olduğu ve bunu unutmayacağı vurgulanarak, 2008 yılında Gürcistan’a İHA satan bir İsrailli şirketin halen Kremlin’in kara listesinde yer aldığı hatırlatılıyor.
      • İki ülke arasındaki ekonomik bağlarla ilgili olarak,  Türkiye’nin özellikle turizm ve doğalgaz tedariki noktasında Rusya’ya bağımlı olduğu belirtiliyor.
    • Bütün bunlara ek olarak Erdoğan’ın, Türkiye’nin Avrupa’ya enerji akışı hususunda stratejik bir konumda olduğunun farkında olduğu belirtiliyor. 
    • Erdoğan’ın temel stratejisinin bu süreçte Türkiye’yi gerek Rus gazının gerek İsrail gazının dağıtımı noktasında stratejik bir konuma yükseltmek olduğu ifade ediliyor.
    • İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Türkiye ziyareti de Erdoğan’ın Türkiye’yi enerji koridoru  yapma planı bağlamında değerlendiriliyor.

    Referanslar:

    1.  https://jiss.org.il/he/lerman-the-presidents-game/ 
    2. Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Kahire’de düzenlenen Uluslararası Enerji Konferansı’nda tekerlekli sandalyede oturan İsrail Enerji Bakanı Karine Elharrar’ın yanına gidip özel ilgi göstermişti.
    3.  https://www.calcalist.co.il/market/article/h1q0iwmb9 
    4.  https://www.maariv.co.il/journalists/Article-901918
    5.  Konseyin 5 daimi üyesinden birisi olan Rusya’nın veto yetkisi bulunuyor.
    6.  https://www.zman.co.il/294732/
    ]]>
    http://ayam.com.tr/rapor/israilin-gozunden-korfez-ve-turkiye-27-subat-3-mart/feed/ 0 3544
    İsrail Raporu | 27 Şubat – 5 Mart 2022 http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-27-subat-5-mart-2022/ http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-27-subat-5-mart-2022/#respond Tue, 15 Mar 2022 12:52:29 +0000 http://ayam.com.tr/?p=3518 27 Şubat-5 Mart Tarihleri Arasında Öne Çıkan Haber Başlıkları

    NSO Grup, Calcalist gazetesine hakaret davası açtı. Calcalist gazetesinde yayınlanan rapor sonrası Pegasus casus yazılım soruşturması genişletilmişti.
    Ukrayna’nın İsrail Büyükelçisi: Bir Yahudi olarak Zelensky’nin İsrail’den yüksek beklentileri var.
    İsrail de dahil olmak üzere BM Genel Kurulu ezici bir çoğunlukla Rusya’yı kınadı.
    Savunma Bakanı Gantz, Gazze’den İsrail’e giden işçi sayısını artırmak istiyor.
    İsrail Başbakanı Bennett, Zelensky ve Putin’le peş peşe telefon görüşmeleri gerçekleştirdi.
    İsrail Cumhurbaşkanı Herzog Lefkoşa’da: Türkiye ile ilişkilerde herhangi bir gelişme Kıbrıs’ın pahasına olmayacak.
    İbranice açıklama yayınlayan Zelensky: Yahudiler, Ukraynalılar öldürüldüğü için seslerini yükseltmeli.
    Vize muafiyetine giden yolda adım: İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri cezai bilgi paylaşım anlaşması imzaladı.
    Suudi Arabistan Veliaht Prensi: Filistinlilerle çatışma çözülürse İsrail “potansiyel müttefik” olur.
    İsrail, Rus oligarkların, ABD yaptırımlarını aşmak için ülkeye yat ve özel jet kaçakçılığı yapmasını engelleyecek.
    Zelensky, Bennett’in kendisini hayal kırıklığına uğrattığını söyledi: “İlişkilerimiz kötü değil, hiç de fena değil. Ama ilişkiler böyle zamanlarda, en zor anlarda, yardıma ve desteğe ihtiyaç duyulduğunda sınanır. Ve onun [Bennett] bayrağımıza sarılı olduğunu hissetmiyorum.”
    Lviv komutanı Times of Israel gazetesine açıklamada bulundu: İsrail’den hava savunmasına ihtiyacımız var, iyi niyet açıklamalarına değil.
    Yad Vaşem Müze Müdürü: Rusya, Holokost’u sahte ‘denazifikasyon’ iddiasıyla önemsizleştiriyor.
    ABD, İran ile nükleer anlaşmanın yakın olduğunu, ancak bazı aşılması zor engellerin devam ettiğini söyledi.
    Bennett, “çeşitli aktörlerin” İsrail’i Rusya ile Ukrayna arasında tarafsız bir arabulucu olarak görmek istediğini iddia ediyor.
    İsrail İçişleri bakanı Ukrayna ve Rusya’dan on binlerce yeni göçmen öngörüyor.
    Almanya Şansölyesi Olaf Schulz ile Bennett ortak basın açıklaması gerçekleştirdi. Bennett yine Rusya’yı kınamamayı seçti: “İsrail Devleti Ukrayna halkının yanında duruyor, çok fazla insani teçhizat gönderdik. 100 ton teçhizatlı üç uçak, çoğu tıbbi, devam etmeye ve hatta daha fazlasını yapmaya kararlıyız.”
    Bennett’ten Mossad Ziyareti: Bennett, beklenen anlaşmanın İsrail için bağlayıcı olmayacağını yineleyerek, İran’ın nükleer programına karşı çalışmaya devam edeceğini söyledi. 
    İsrailli Moshe Dayan Merkezi ile SETA, Herzog gezisi öncesinde Tel Aviv’de ortak toplantı yapacak. Etkinlik basına ve halka kapalı olacak.

    Dış Politika Gündemi:

    İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, bu hafta Türkiye ziyareti öncesi iki önemli ziyarette bulundu. Herzog önce Yunanistan’a ardından ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ziyaret gerçekleştirdi. Türkiye-İsrail yakınlaşmasının Yunanistan ve GKRY pahasına olmayacağı İsrailli yetkililer tarafından sıklıkla dile getirilmişti. Geçtiğimiz yılın son aylarında ABD’nin EastMed projesinden desteğini çektiğini açıklamasıyla birlikte İsrail, Yunanistan ve GKRY arasındaki Doğu Akdeniz ittifakının nasıl şekilleneceği merak konusu olmuştu. İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya satışı gündeme gelmiş hatta bu iddia Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından dile getirilmişti.[1] Herzog’un bu ziyaretleri ve önceki açıklamalar, İsrail’in Türkiye ile yakınlaşma sürecinde Doğu Akdeniz’deki diğer müttefiklerini kızdıracak bir adım atmaktan kaçındığını gösteriyor. Bunun yanında İsrail gazının Türkiye üzerinden transferinin önünde ciddi ekonomik engeller de bulunuyor.[2]

    Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, Türkiye ile İsrail arasındaki iş birliğini daha kritik bir hale getirebilir. İsrail-Rusya ilişkilerinin merkezinde Suriye meselesi yer alıyor. İsrail’in Rusya’ya karşı net bir tavır takınmamasının ana nedenini, Suriye’deki olası Rus tepkisinden duyduğu endişe teşkil ediyor. Ukrayna krizinin büyüdüğü bir senaryoda, Türkiye ile İsrail’in Suriye’deki ortak hedef ve menfaatleri daha kritik bir noktaya ulaşabilir. Ayrıca, Türkiye-İsrail arasındaki yakınlaşmanın temel eksenlerinden birisi de ortak Orta Asya siyaseti olabilir. Karabağ savaşı esnasında iki ülke Azerbaycan’ın yanında yer alarak dolaylı yoldan stratejik bir iş birliği gerçekleştirmişti. Rusya tehdidinin genişlemesiyle bu bölgedeki iş birlikleri daha fazla önem kazanabilir.[3]

    İç Politika Gündemi:

    Bu hafta iç politika gündeminde de Rusya-Ukrayna savaşının hâkim olduğu söylenebilir. Rusya’ya karşı yapılan açıklamalarda İsrail hükümetinde bir iki başlılıktan söz edilebilir. Başbakan Bennett halen Rusya’yı direkt kınayan bir açıklama yapmaktan kaçınırken, Dışişleri Bakanı ve bir sonraki Başbakan Yair Lapid yaptığı açıklamalarda Rusya’yı eleştirdi. Açıklamalardaki bu ikilemin kasıtlı bir politik hamle olduğuna inanılıyor.

    Muhalefet kanadı ise konu hakkında sessiz kalmayı tercih ediyor. Basında İsrail’in bu tavrının ne denli doğru olduğuna dair tartışmalar yer alıyor. Büyük bir kesim tarafsız kalmanın ülkenin çıkarları açısından en doğrusu olduğuna inanırken, bazı isimler ise İsrail’in bu tavrının uzun vadede Batı ve ABD ile ilişkilerine zarar verebileceğini iddia ediyor. Gündemle alakalı bir yazı kaleme alan eski İsrailli diplomat Michael Oren, mevcut tutumu eleştirerek şu açıklamalarda bulundu:

    “Evet, Suriye’de hareket özgürlüğümüzü korumakta menfaatimiz var. Ancak ABD ve Avrupa ile ilişkimiz sadece iyi bir diplomasi değil, aynı zamanda stratejik çıkar ve bunu da korumalıyız. Şu anda -bu tutum sebebiyle- ABD’den eleştiri almaya başlıyoruz ve bu eleştiriler daha da artacak.”[4] 

    İsrail açısından savaşın en net sonuçlarından birisi de Rusya ve Ukrayna’dan ülkeye gelen yeni göçmenler olacaktır. İçişleri Bakanı Ayalet Şaked, bölgeden İsrail’e on binlerce yeni göçmenin gelmesini beklediklerini açıkladı. İsrail’in, bu yeni göçmenlerin yerleşimi ve oryantasyon sürecini nasıl yöneteceği Bennett hükümeti açısından önemli bir test olacaktır. Zira sekiz partili hükümet koalisyonunun yerleşimciler konusunda ortak bir tavrı bulunmuyor. Hükümet içi krizler sebebiyle yeni göçmenlerle alakalı meclisteki bazı siyasi mekanizmaların işleyişi zarar görmüş durumda.[5] Ayrıca İsrail’in bu göçmenler için inşa edeceği olası yeni yerleşim yerlerine karşı bazı uluslararası tepkiler şimdiden gelmeye başladı.[6] İsrail hükümeti bu süreçte yerleşim politikaları üzerinden yüzleşeceği baskıları hafifletmek için adımlar atmaktadır. Belki Şeyh Cerrah mahallesi hususunda İsrail Yüksek Mahkemesinin Filistinli aileler lehine verdiği karar, bu tepkileri yatıştırmak için atılan adımlardan biri olarak düşünülebilir.

    Referanslar:

    1. https://tr.euronews.com/2022/01/18/cumhurbaskan-erdogan-dan-eastmed-icin-israil-e-yesil-s-k-sartlar-konusulur
    2. https://www.dw.com/tr/israil-gaz%C4%B1-t%C3%BCrkiye-i%C3%A7in-alternatif-olabilir-mi/a-60666085
    3. https://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/potential-azerbaijani-mediation-turkish-israeli-relations
    4. https://www.timesofisrael.com/as-government-walks-ukraine-tightrope-opposition-waits-for-a-slip-up/
    5. https://www.timesofisrael.com/as-government-walks-ukraine-tightrope-opposition-waits-for-a-slip-up/ 
    6. https://www.aljazeera.com/news/2022/3/4/israel-ukraine 
    ]]>
    http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-27-subat-5-mart-2022/feed/ 0 3518
    İsrail Raporu | 13 – 19 Mart http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-13-19-mart/ http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-13-19-mart/#respond Mon, 14 Mar 2022 14:10:00 +0000 http://ayam.com.tr/?p=3628 13 Mart – 19 Mart Tarihleri Arasında Öne Çıkan Haber Başlıkları

    Zelensky, İsrail’in  Ukrayna ve Rusya arasındaki müzakerelere ev sahipliği yapmasını önerdi.
    Bennett ve Zelensky, Ukrayna liderinin Kudüs’te bir arabuluculuk zirvesi önerisinin ardından telefonda konuştu.
    İsrail Dışişleri Bakanı Lapid Romanya gezisi esnasında yaptığı açıklamada, “Rusya’nın Ukrayna’yı işgali için hiçbir gerekçenin olmadığını” ifade etti.
    İsrail Rusya’ya herhangi bir yaptırım uygulamasa da Fiverr ve Wix gibi İsrailli büyük teknoloji şirketleri Rusya’daki faaliyetlerini donduruyor.
    İsrail hükümetinin Yahudi olmayan Ukraynalı mültecilere yönelik tutumu eleştiri çekmeye devam ediyor. Baskıların ardından İçişleri Bakanı Şaked ve Başbakan Bennett yaptıkları açıklamayla mülteci kotasını esnettiklerini, İsrail’de akrabası olan kişilerin 5000 kişilik kotaya dahil edilmeden ülkede kalabileceklerini açıkladılar.
    Ukrayna’nın İsrail’deki büyükelçiliği, İsrail’in Rus işgalinden kaçan Ukraynalı mültecilerin ülkeye girişine yönelik koyduğu kotayı kaldırmak için Yüksek Adalet Divanı’na sunulan dava dilekçesini destekliyor.
    Slovakya ziyaretinde açıklamalarda bulunan İsrail Dışişleri Bakanı Lapid, İsrail’in Rusya’ya yönelik yaptırımları atlatmak için bir seçenek olmayacağını vurguladı.
    Yad Vaşem Müzesi, Zelensky’nin müzede konuşma yapma talebini reddetti.
    İsrail, Ukrayna’dan gelecek göçmenler için giriş prosedürlerini önemli ölçüde azaltacak.
    Bloomberg Gazetesinin haberine göre Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail, ABD’ye İran’a karşı güvenlik alanında garanti sağlaması için baskı yapıyor.
    İran, Irak’taki füze saldırılarının İsrail’in stratejik merkezini hedef aldığını iddia ediyor. Bu saldırının, geçen hafta Suriye’nin başkenti Şam yakınlarında bir İsrail hava saldırısında öldüğü iddia edilen iki Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanının ölümüne bir yanıt olduğu düşünülüyor.
    İsrail Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve bir takım üst düzey komutanlar güvenlik görüşmeleri için ABD’ye gitti. İsrail Genelkurmay Başkanı Kohavi, geçen hafta Bahreyn’de bir görüşme gerçekleştirmişti. Aynı hafta Kohavi’nin Katarlı mevkidaşı ile görüştüğü iddiaları da basında yer almıştı.
    Netanyahu, İran’ın Erbil’de ABD konsolosluğuna yakın bir bölgeye füzelerle saldırmasından sonra dahi Viyana’da nükleer görüşmelerin sürmesini “absürt” olarak nitelendirdi.
    Kazablanka (Fas) ile Tel Aviv arasında direkt uçuşlar başladı.
    Zelensky pazar günü Zoom üzerinden İsrail Parlamentosuna hitap edecek.
    Ekonomi Bakanı Liebermann’ın kabine toplantısında kullandığı, “Bazı Belediye Başkanları sadece Ukraynalı kadınları istiyor” şeklindeki ifade tepki çekti. Liebermann daha sonra açıklaması nedeniyle özür diledi.
    Göç ve Göçmenlik Bakanı Pnina Tamano-Shata Ukraynalı mültecilere yönelik düzenlenen kabine toplantısında “Bu beyaz adamın ikiyüzlülüğü. Savaştan kaçan Etiyopyalı Yahudilerin göçünü hızlandırmak için de çalışmalıyız” açıklamasında bulundu.
    Haaretz gazetesine dayandırılan habere göre İsrail, şubat ayının ortasında İran’ın Kirmanşah eyaletinde bulunan DMO’ya ait İHA filosuna drone saldırısı düzenledi ve saldırıda yüzlerce drone hasar gördü.
    İran, İsrail için çalışan ve İran’ın Fordo kentindeki yeraltı nükleer tesislerini sabote etmeye çalışan kişileri tutukladığını bildirdi.
    Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov yaptığı açıklamada Rusya’ya yönelik yaptırımların nükleer müzakereleri etkilemeyeceğine dair ABD’den garanti aldıklarını söyledi. Nükleer görüşmeler, Moskova’nın Ukrayna’ya yönelik yaptırımların Tahran’la bağlarını etkilemeyeceğine dair güvence talep etmesi üzerine durdurulmuştu.
    İsrail hükümet sitelerine siber saldırı gerçekleştirildi. Sitelere bir saat boyunca ulaşılamadı.
    İsrail Dışişleri Bakanı Ukraynalı mevkidaşı ile savaşın başlamasından bu yana ilk kez görüştü. İsrail Dışişleri Bakanı Lapid, “Bakan (Kuleba), arabuluculuk çabalarımız ve yaptırımlar konusundaki tutumumuz için İsrail’e teşekkür etti” açıklamasında bulundu.
    İsrail Kamu Güvenliği Bakanının milletvekillerin Mescid-i Aksa ziyaretlerini sınırlama teklifi başsavcı tarafından reddedildi.
    ABD, DMO’nu yabancı terörist organizasyonlar listesinden çıkarmayı değerlendiriyor. Haber sitesi Axios bunun karşılığında İran’ın bölgede gerilimi düşürme taahhüdünde bulunacağını iddia etti.
    Başbakan Bennett ve Dışişleri Bakanı Lapid’den ortak açıklama: “Devrim Muhafızları Amerikalılar dahil binlerce insanı katletmiş bir terör örgütüdür. ABD’nin teröristlerin boş vaatleri karşılığında en yakın müttefiklerini terk etmeyeceğine inanıyoruz.”
    Dört Doğu Kudüs sakini Hamas bağlantısı sebebiyle gözaltına alındı. Tutukluların arasında Türkiye’de silah eğitimi almış ve Türkiye’den Hamas’a para aktarılmasında aktif rol oynamış isimlerin olduğu iddia ediliyor.

    Dış Politika Gündemi:

    İran’ın Erbil saldırısı ile başlayan hafta İsrail-İran çatışması açısından önemli sayılabilecek olaylara şahitlik etti. İran tarafı Erbil’deki saldırılarda İsrail’in stratejik merkezlerini hedef aldığını iddia ederken İsrail tarafı konuyla alakalı bir açıklamada bulunmadı. İsrail medyasında İran’ın bu saldırısının arkasında şu iki olayın olabileceği iddiaları yer buldu:

    • DMO, geçtiğimiz hafta Şam’da İsrail saldırısında öldüğü iddia edilen DMO’ya bağlı iki ismin intikamını almak istedi. (Zira Devrim Muhafızları bu olayın ardından Siyonist rejim bunun bedelini ödeyecek açıklaması yapmıştı.)
    • Haaretz gazetesinin iddiasına göre şubat ayında İsrail İHA’ları Kirmanşah’ta DMO’ya ait bir İHA filosuna saldırarak yüzlerce drone’u kullanılamaz hale getirdi.[1]

    Axios’un iddiasına göre İran’ın bölgede gerilimi düşürme taahhüdüne karşılık, ABD DMO’yu terör listesinden çıkarmayı planlıyor.[2] Erbil’de, ABD Konsolosluğuna yakın bir noktada gerçekleşen bu saldırılar, İran’ın ABD yönetiminden istediğini alamadığı bir senaryoda ne tür taşkınlıklar yapabileceğine dair bir işaret taşıyor olabilir. İsrail Başbakanı Bennett ve Dışişleri Bakanı Lapid ise yayınladıkları ortak mesajda, ABD’nin teröristlerin boş vaatlerine kanarak asıl müttefiklerini yüz üstü bırakmayacağına inandıklarını ifade ettiler. 

    Bennett ve Lapid’in bu temennilerinin yanında ABD’nin Biden döneminde bölgedeki müttefiklerinin çıkarlarıyla çelişen bir dış politika takip ettiğini belirtmek gerekir. Bu durumun İsrail’i, bölgesel müttefikleriyle savunma alanında daha fazla işbirliğine itmesi muhtemel gözükmektedir. ABD’nin İsrail’i EUROCOM’dan Mısır, Bahreyn, BAE, Ürdün gibi bölge ülkelerinin yer aldığı CENTCOM’a taşıması, Washington yönetiminin böylesi bir bölgesel işbirliği fikrini destekleyeceğinin işareti olarak ele alınabilir. İsrail askeri yetkilileri bu işleyişe uygun olarak hem bölgedeki müttefikleri ile hem de ABD güvenlik yetkilileriyle son birkaç haftadır çeşitli temaslarda bulunmaya devam ediyor.[3] Bu görüşmelerin temel gündem maddesinin İran tehdidi olduğu noktasında ise şüphe yok.

    İç Politika Gündemi:

    İsrail hükümetinin Ukraynalı mültecilere yönelik uyguladığı politikalar ciddi tartışmaları da beraberinde getirdi. İçişleri Bakanı Ayalet Şaked geçtiğimiz hafta Yahudi olmayan Ukraynalı mülteci kabulüne 5000 kişilik kota getirdiklerini açıklamıştı.[4] Bu kota ve güvenlik noktalarındaki sıkı uygulamalar üzerine hükümete çeşitli eleştiriler gelmişti. Bunun ardından hükümet ülkeye giriş prosedürlerinde bir kolaylaştırmaya gitmesinin yanı sıra kota konusunda da daha esnek davranmaya başladı.[5] Hükümet koalisyonun solcu partisi Meretz’in bu süreçte parçası olduğu hükümetin ayrımcı uygulamalarına sessiz kalması kendi tabanında özellikle tepki çekti. Meretz Partisi ve milletvekilleri sol değerlere ihanet etmekle, Netanyahu ve Şaked gibi sağcı isimlere benzemekle itham edildi.[6] Bu kriz hükümet koalisyonunda Meretz üzerindeki baskıyı artıracaktır. Şimdiye kadar hükümet koalisyonu içerisinde sorunsuz/uyumlu bir yol takip eden Meretz Partisi temsilcilerinin bu baskıyla nasıl başa çıkacağı hükümetin devamlılığı açısından önemli olacaktır. Hükümetin yakın zamanda alması gereken Meretz Partisinin görüşlerine ters kararlarda (yerleşim yeri inşası gibi) sol seçmenin baskısı daha sert hissedilebilir. Meretz, kendi kitlesinden gelen baskılar sebebiyle koalisyonda daha prensipli bir duruş sergilemeye başlarsa bu durum, hükümet içerisinde yeni bir krize yol açabilir. 

    Referanslar:

    1. https://www.haaretz.com/israel-news/.premium.HIGHLIGHT-israel-destroyed-hundreds-of-iranian-drones-in-massive-strike-1.10674930
    2. https://www.axios.com/us-weighs-deal-remove-irans-irgc-from-blacklist-c4aa21ed-5b57-4be7-bce6-3670a5dac453.html
    3. https://www.jpost.com/israel-news/article-701689
    4. https://www.ynetnews.com/article/bke4tbbwc
    5. https://www.timesofisrael.com/facing-bitter-criticism-israel-eases-limits-on-entry-of-ukrainian-refugees/
    6. https://www.haaretz.com/opinion/.premium-michaeli-shaked-there-s-no-real-difference-between-these-two-israeli-ministers-1.10680054
    ]]>
    http://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-13-19-mart/feed/ 0 3628
    Türkiye Raporu | 26 Şubat-3 Mart 2022 http://ayam.com.tr/rapor/turkiye-raporu-26-subat-3-mart-2022/ http://ayam.com.tr/rapor/turkiye-raporu-26-subat-3-mart-2022/#respond Mon, 14 Mar 2022 12:23:26 +0000 http://ayam.com.tr/?p=3504

    Bir hafta boyunca yaşanan en önemli gelişmeler
    24 Şubat: Erdoğan: Rusya’nın Ukrayna saldırısı barışa vurulan sert bir darbedir.
    24 Şubat: Ukrayna, Türkiye’den İstanbul ve Çanakkale boğazlarını Rus gemilerine kapatmasını talep etti. 
    25 Şubat: Türkiye: Montrö Sözleşmesi’ni uygulayacağız, ancak Rus savaş gemilerinin Karadeniz’e ulaşmasını engelleyemeyiz.
    26 Şubat: Türkiye: Ukrayna krizi nedeniyle turizm sektöründe büyük kayıp yaşanacağı konusunda uyarı yapıldı. 
    27 Şubat: Ankara, Moskova ve Kiev arasındaki müzakerelere ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı. 
    1 Mart: İçişleri Bakanlığı, Şırnak ve Mardin’de PKK’ya karşı operasyon başlattı. 
    1 Mart: Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Rus mevkidaşı ile görüşerek ateşkes ilan edilmesinin gerekliliğini vurguladı.
    1 Mart: Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani Türkiye ziyaretinde NATO üyeliği için talepte bulundu. 
    2 Mart: Türk yetkili: Avrupa, Soğuk Savaş’tan bu yana en kötü güvenlik kriziyle karşı karşıya.
    2 Mart: Katar-Türkiye askeri komisyonu 4’üncü toplantısını Ankara’da gerçekleştirdi. 
    2 Mart: Ukrayna, yeni İHA’ları teslim eden Türkiye’ye teşekkür etti. 
    3 Mart: Cumhurbaşkanı Erdoğan MHP lideri Devlet Bahçeli ile başkent Ankara’da bir araya geldi. 
    3 Mart: Türkiye, Rusya’nın Ukrayna müdahalesi konusunda karamsar olduğunu ve krizin sonunun görünmediğini açıkladı. 
    3 Mart: Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi’’nin Ankara ziyareti sırasında Suriyeli mültecilerin gönüllü dönüşü için ortak çabalar ele alındı. 
    3 Mart: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Ukraynalı mevkidaşı Dmitro Kuleba ile insani yardım koridorlarıyla ilgili bir telefon görüşmesi yaptı.
    4 Mart: Türkiye’de enflasyon yükselmeye devam etti ve yıllık enflasyon oranı %54,4 olarak kaydedildi. 
    4 Mart: Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli istifa etti, yerine Vahid Kirişçi atandı. 
    4 Mart: Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Kazakistan Başbakanı ile görüştü. 
    4 Mart: ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, Türkiye’ye geldi. 

    Yeni atama ve görevlendirmeler 

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, görevden af talebinde bulundu. Yerine Vahid Kirişçi atandı. 

    1960’da Kahramanmaraş’ta doğan Kirişçi, Adana Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden mezun oldu. İngiltere Cranfield Üniversitesi’nde doktora yapan Kirişçi 3 çocuk babasıdır. AK Parti’nin eski milletvekillerinden olan Kirişçi, parti içindeki İslami akıma yakın isimlerdendir. 

    İç politika gündemi 

    Özet: İç politikada yaşanan en önemli gelişme, İçişleri Bakanlığı’nın Şırnak’ta terör örgütü PKK’ya yönelik yeni bir operasyonun başlatıldığını duyurması oldu. 

    Bakanlık, harekatın ismini “Eren Kış-28 Şehit Jandarma Er Adem Erbaş Operasyonu” olarak belirledi. Operasyonun hedefi, PKK unsurlarını ülkeden tamamen çıkararak, bölgede yayılan teröristleri etkisiz hale getirmek. 

    Operasyon ismini, 11 Ağustos 2017’de PKK’lı teröristlerin şehit ettiği Eren Bülbül isimli gençten aldı. Siyasi açıdan bakıldığında, PKK’nın tasfiyesinin Türkiye’nin güneydoğusundaki Kürtler üzerindeki siyasi etkisini azaltmaya katkıda bulunduğuna inanılıyor.

    Muhalefet kanadında ise halen 6 parti arasında görüşmeler sürüyor. Ukrayna’da yaşananların iç politikaya yansımasına rağmen, muhalefetin yüzde 54’e varan enflasyon eleştirisi dışında bir açıklaması olmadı. 

    Muhalefet partileri ikinci toplantısını 28 Şubat’ta yaptı. Ancak 12 Şubat’ta yapılan ilk toplantı kadar ilgi görmedi. Bunun nedeni Rusya-Ukrayna olayının gündemi yoğun bir şekilde meşgul etmesiydi. 

    Millet ittifakının isminin, 4 partinin katılımı ve özellikle Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun talebiyle “Büyük Millet İttifakı” şeklinde değişebileceğine ilişkin haberler sızdı. 

    Muhalefet partileri, cumhurbaşkanlığı sisteminden parlamenter sisteme geçiş hedeflerine ulaşmanın zor olduğunu kabul ediyor. Zira ne şimdi ne de seçimden sonra 400 milletvekilinin 360’ından onay almak kolay değil. Hiçbir parti tek başına sistemi değiştiremeyeceğinden, muhalefet parlamenter sistem çağrısı ile başkanlık sistemine göre adaylık arasında çelişkiye düşecektir.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem bu konuyu hem de Ukrayna krizini görüşmek üzere MHP lideri Devlet Bahçeli ile bir araya geldi. Görüşmenin içeriğine ilişkin açıklama yapılmadı. Ukrayna krizinin yansımalarının ele alındığı ve seçimi erteleme kararının konuşulduğu iddia edildi. 

    Dış politika gündemi 

    Bu hafta dış politika gündeminin en önemli olayı, kuşkusuz 24 Şubat 2022 günü Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı savaş.  Türkiye, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı ilkeli bir tutum benimsemiştir, ancak Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarına katılmamıştır.

    Türkiye, boğazların kapatılma meselesini Montrö Sözleşmesi’ne dayanarak akıllıca yönetti. Nitekim, Rusya’ya karşı bir duruş sergilemediği gibi, uluslararası anlaşmaların harfiyen uygulanmasıyla ilgilendiğini açıkça belirtti. 

    Bu bağlamda, Rusya’nın Türkiye Büyükelçisi Alexei Yerkhov, Moskova’nın Türkiye’nin kararından duyduğu memnuniyeti dile getirdi: Habertürk’e konuşan Yerkhov, Montrö Sözleşmesi’nin Rus tarafını yakından ilgilendirdiğini belirterek, “Türkiye’nin uluslararası hukukta önemli bir yeri olan Montrö Sözleşmesi’ni koruma ve sözleşmeye bağlı kalma konusundaki tutumunu takdir ettiğimizi söylemeliyim. Montrö Sözleşmesi ve boğazların kullanımı konusunda Türk makamlarıyla sürekli temas halindeyiz” ifadelerine yer verdi. 

    Ankara’nın Moskova ile Ukrayna meselesinde ve 2014 yılında Rusya’nın Türklerin kardeş olarak gördüğü Kırım’ı işgal etmesi nedeniyle tarihsel farklılıkları olduğu doğru, ancak Türkiye hesap edilmemiş bir adım atarak zarara uğramak istemiyor. Türkiye gazının yüzde 35’ini Rusya’dan ithal ediyor. Rusya ile ticaret hacmi 32 milyar, Ukrayna ile 8 milyar olduğu tahmin ediliyor. Rusya ve Ukrayna Türkiye’nin başlıca tahıl kaynakları arasında yer alıyor. Yaşanabilecek herhangi bir sorun, Türkiye’de ekmek fiyatlarının yükselmesine yol açabilir. 

    Bunun yanı sıra, Türkiye’ye yılda 4,7 milyon Rus ve 2 milyon Ukraynalı turist gelmektedir. Özellikle de ekonomik krizin gölgesinde olan Türkiye, pandemi sonrasında etkilenen turizm sektöründen, 2022 yazında ciddi bir gelir elde ederek ekonomisini iyileştirmeyi bekliyordu. Bu bağlamda Rusya’ya yönelik herhangi bir yaptırım, Türkiye’nin ticari ve ekonomik olarak olumsuz etkilenmesine neden olacaktır.

    Bu nedenle Erdoğan, Rusya ve Ukrayna arasında arabuluculuk yapmaya çalışıyor. Askeri hamlelere karşı çıkarak, Türkiye’nin çıkarlarını korumak için hala orta yol izleyerek dengeyi sağlamak için çabalıyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin Rusya ile köprüleri yıkmadan krizi aşmaya çalıştığını belirterek, Ukrayna’yı desteklediklerini ve Batı ile diyaloğa açık olduğunu kaydetti.

    Rusya’nın Avrupa Konseyi’nde temsil haklarının askıya alınmasına dair yapılan oylamada, Türkiye çekimser kaldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Diyalogun kopmasını istemiyoruz. Ne olursa olsun, biz her şartta diyalogtan yanayız” dedi. Ancak Türkiye, Rusya’ya yönelik söylemlerini kademeli olarak ve gelişmelere bağlı olarak yükseltebilir.  

    Türkiye’nin Batı ve NATO ile ilişkilerinin, Suriye ve S-400 meseleleri nedeniyle pek iyi durumda olmadığını unutmamak gerekir. Erdoğan Batı’nın çifte standardını eleştirme fırsatını defalarca kullandı. ABD dışişleri ve savunma bakanlarının Türk mevkidaşlarıyla temaslarına rağmen, Erdoğan ve Biden’ın mevcut Ukrayna krizi sırasında katiyen konuşmadıkları biliniyor. Ancak kriz, Türkiye’nin Rusya karşısında müttefiklerini artırması ve Batı ile ilişkilerini onarması için bir fırsat olabilir. Türkiye kesinlikle büyük bir dikkatle mevcut değişikliklerden yararlanmaya çalışacaktır. 

    ]]>
    http://ayam.com.tr/rapor/turkiye-raporu-26-subat-3-mart-2022/feed/ 0 3504