Site icon Anadolu Yakın Doğu Araştırmaları Merkezi

Irak’ta Türkiye’nin Yumuşak Gücü

1. Giriş

Uluslararası ilişkilerde güç, “bir aktörün bir başka aktörün davranışını değiştirebilme yetisidir.” Güç çeşitlerinden biri olan sert güç, bir aktörün diğer aktörlerin davranışlarını değiştirmesi için kullandıkları askeri ve ekonomik güç anlamına gelmektedir. Sert güç, teşvik (“havuç”) veya tehdide (“sopa”) dayanmaktadır. İkinci güç çeşidi olan yumuşak güç ise bir ülkenin siyasi değerleri, kültürü ve dış politika ilkelerinin, meşru görüldüğü ölçüde, diğer ülkeler nezdinde uyandırdığı “çekicilik” olarak tanımlanabilir. Yumuşak güç, diğer aktörlerin davranışlarını şekillendirme yetisine dayanmaktadır. Yumuşak gücün kaynakları olarak karşımıza kurumlar, değerler, kültür ve politikalar çıkarken, yumuşak güç araçları ise gündem oluşturma, çekicilik ve yanına çekmedir. 

Sert GüçYumuşak Güç
Davranış spektrumu (ve kaynakları) Komuta, baskı (zorlama ve yaptırımlar), teşvik (ödeme ve rüşvet)Gündem oluşturma (Kurumlar) Çekicilik (değerler, kültür ve politikalar)Yanına çekme
Tablo 1. Güç

Yumuşak güç temelde üç unsurdan oluşmaktadır: Kültür, siyasi değerler ve dış politika. Bir ülkenin kültürü ne kadar diğerlerini kapsayıcı nitelikte evrensel olursa o kadar cazibe merkezi olur. Nye’e göre, bir devletin ülkesinde demokrasiyi hakim kılması, uluslararası alanda diğer devletler ile birlikte hareket etmesi ve dış politikada barış ve insan hakları değerlerini savunması onun diğer devletlerin davranışlarını etkilemesine imkân verecektir. Devletlerin yumuşak güç kaynaklarını kullanımı, sert güce kıyasla, daha yavaş ve yaygındır. Yumuşak gücün başarılı olduğu durumlarda ise elde edilen kazanç daha kalıcıdır.

Bu çalışma Ortadoğu’da önemli bir bölgesel güç olan Türkiye’nin yumuşak güç artışını Irak vakası üzerinden ele alacaktır. Brand Finance tarafından her yıl yayınlanan Küresel Yumuşak Güç Endeksi’nde 27. sırada yer alan Türkiye, Soğuk Savaş sonrasında dış politikasında yumuşak güce önem vermeye başladı. Türkiye resmi kurumları üzerinden Türk dili ve kültürünü yayarken, Türk dizileri üzerinden popüler kültürünü yaymaktadır. Türkiye’nin ikinci yumuşak güç kaynağı ise ekonomik kalkınmayla işbirliği kurması ve acil insani yardımlarda bulunmasıdır.

2. Türkiye’nin yumuşak güç unsurları

Türkiye’nin yumuşak güç unsurları arasında iç politika açısından demokrasi yer alırken, dış politika açısından uluslararası hukukun üstünlüğünü savunması gelmektedir. Diğer unsurlar arasında tarihi ve kültürü yer almaktadır. Nitekim, Nye, bir devletin kültürünün başkalarının paylaştığı değer ve çıkarlara hizmet ettiğinde uyandırdığı çekiciliğin istediği sonuçları almasında yardımcı olacağını ifade etmektedir. Bu anlamda, Türkiye’nin 16 Türk İmparatorluğu’na dayanması onun önemli bir kültür ve tarihi geçmişe sahip olduğunu hatırlatmaktadır. Türkiye’nin bir diğer yumuşak güç kaynağı ise dış dünyada faaliyet gösteren kurumlarıdır. Soğuk Savaş Sonrası döneme kadar Türkiye’nin Anadolu Ajansı ve TRT dışında dış bağlantı kuracağı kurumu dolayısıyla yumuşak gücü yoktur. Bununla birlikte, 1992’de kurulan Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA), Türkçe konuşulan Türkî cumhuriyetlerde kalkınma yardımları sağlamakta ve ekonomik, kültürel, eğitim, sosyal, teknik ve ticari alanlarda faaliyet göstermektedir. TİKA’nın yanında, STK ve Yunus Emre Enstitüsü’nün, sırasıyla, sağladığı yardımlar ve yurtdışında Türk kültür ve dilini yaymak için gerçekleştirdiği projeler nedeniyle bu kurumlar da Türkiye’nin yumuşak gücüne katkıda bulunmaktadır. 2009’da kurulan Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD), 2010’da kurulan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve son olarak 2016’da kurulan Türkiye Maarif Vakfı Türkiye’nin yumuşak güç kaynağı olan kurumlarıdır. 

Türkiye iki farklı yumuşak güç stratejisi uygulamaktadır. Birincisi, kamu diplomasisi ve öğrenci değişim programları gibi Türkiye’nin kültürünün, dilinin ve kendisinin tanıtımına katkıda bulunabilecek faaliyetler, kültürün bir dış politika aracı olarak kullanılması anlamına gelmektedir. Türk kültürünün yayılması için Türk dizileri dış dünyaya ihraç edilmektedir. Bu anlamda, 2019’da Türkiye dünyada ABD’den sonra en fazla dizi ihraç eden ülke oldu. Diziler 146 ülkede 700 milyondan fazla izleyici ile buluştu. Dizilerde Türkiye’nin modern ve zengin ülke olarak görünümü Türkiye’yi kültürel bir çekim merkezi haline getirmektedir. Bu anlamda, Türk dizilerinin en çok izlendiği ülkelerden Türkiye’ye gelen turist sayısında artış olmuştur. 2002’de Ortadoğu  ülkelerinden  Türkiye’ye  gelen turist sayısı 975 bin iken bu rakam 2010’da 3,6 milyonu geçti. Örneğin, “Gümüş” dizisinin en çok izlendiği ülke olan Birleşik Arap Emirlikleri’nden Türkiye’ye gelen turist sayısında yüzde 21 artış görüldü. Türkiye’nin ikinci yumuşak güç stratejisi, ekonomik kalkınmayla işbirliği ve insani yardımlar yapmasıdır. Örneğin, 2020’de Türkiye 8 milyon dolar ile dünyada en çok insani yardım yapan ikinci ülke oldu.

3. Türkiye’nin Irak’ta Yumuşak Gücü

Türkiye’nin Irak dış politikasında kültürün bir dış politika aracı olarak kullanımı noktasında üç kategori önümüze çıkmaktadır: 1)YTB, Yunus Emre Enstitüleri ve TMV gibi resmi kurumlar; 2) Resmi kurumların dışındaki STK’lar; 3) Popüler kültür: Özellikle TV dizileri. Yurtdışındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, soydaş ve akraba toplulukları ile Türkiye’de öğrenim gören uluslararası burslu öğrencilere yönelik çalışmaları koordine eden YTB, Türkiye’nin yükseköğretimde yeni bir üs olmasına katkıda bulunmaktadır. YTB’nin 2012 yılında başlattığı “Türkiye Bursları” programında günümüze değin 165 ülkeden 33 bin öğrenciye burs verildi. Her geçen yıl rekor başvuru gelmektedir. Her yıl 3,500 bursiyer kontenjanının olduğu programa 2021 yılı için 178 ülkeden 165 bin uluslararası öğrenci başvuruda bulundu. Bu başvuruların %25’i Ortadoğu’dan gelmektedir. Dolayısıyla, 2020 yılı için Ortadoğu bazında 978 uluslararası öğrenci kabul edildi. Nitekim Türkiye’den mezun olan burslu öğrencilerin kendi ülkelerine döndüklerinde muntazaman mezun buluşmalarına katılmaları Türkiye’nin kültürünü tanıtma ve yaygınlaştırma noktasında işlevseldir. Irak’ta da “Irak Tanıtım ve Kültür Günü” etkinliği düzenlenmektedir. Aynı zamanda, Iraklı mezunların kurduğu Irak Türkiye Mezunlar Birliği, Irak’ta ihtiyaç sahiplerine yardım gibi faaliyetler yürütmektedir. Türkiye’nin başka ülkelerle kültürel ilişkilerinin gelişmesinde köprü işlevi gören “Türkiye Bursları” programının Türkiye’nin Irak’ta yumuşak gücüne etkisi mezun öğrencilerin dönüş yaptıkları ülkelerde aldıkları görevler ile görülebilir. Nitekim, Türkiye’de Selçuk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde yüksek lisans eğitimi alan Iraklı akademisyen Cuma Muhammed, Irak’ın Duhok vilayetinde bulunan Zaho Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün kurucusu oldu. 

Grafik 1: YTB’nin Burslandırma Sayılarının Bölgesel Dağılımı

Türk dili ve kültürünün dünya çapında yayılmasına katkıda bulunan Yunus Emre Enstitüsü, dünyada 50 ülkede 60 Türk Kültür Merkezini faaliyete geçirmiştir. 2017 yılında çevrimiçi Türkçe Öğretim Portalını hayata geçirdi. 3 yıllık sürede dünyanın 196 farklı ülkesinden 394 bin kişi Türkçe öğrenmek için portale kaydolmuştur. Ücretsiz olarak hizmet veren Türkçe Öğretim Portali’ne günlük ortalama 180 yeni üye kayıt olmaktadır. Öğrencilerin yarısına yakınının 0-20 yaş aralığında olması Türkçe bilen nitelikli işgücünün Türkiye’ye gelmesi açısından ehemmiyet taşımaktadır. Ayrıca, Türkçe’nin yaygınlaşması Türkiye’nin yumuşak gücünü artıran bir husustur. Son olarak, Türkçe Öğretim Portali’nde en çok kullanıcının yer aldığı 10 ülke arasında Irak da bulunmaktadır. Irak’ta Yunus Emre Kültür Merkezi bulunmasa da çevrimiçi portalin yanında Türkoloji projesi kapsamında işbirliği kurduğu üniversiteler içinde Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinde Türkiye’den görev alacak öğretim elemanlarını göndermektedir. Bu minvalde, dünyada 101 Türkoloji Bölümü açıldı. Irak’tan Salahaddin, Kerkük ve Musul Üniversitesi bu proje kapsamında yer almaktadır.

Grafik 1. Yunus Emre Türk Kültür Merkezlerinin Bölgesel Dağılımı.

Tablo 1. Türkçe Öğretim Portali’nde en çok kullanıcının yer aldığı 10 ülke.

Türkiye Maarif Vakfı (TMV) ise Türkiye’nin uluslararası eğitimde dünyaya açılan kapısıdır. 17.06.2016 tarihli 6721 sayılı kanun ile kurulan TMV, yurt dışında Türkiye adına okul öncesinden yükseköğretime, örgün öğretimden yaygın eğitime kadar tüm eğitim faaliyetlerini yürütmektedir. Bu manada yaygın eğitim amaçlı kurslar, etüt merkezleri ve kültür merkezleri gibi tesisler kurmanın yanında kütüphaneler, laboratuvarlar, sanat ve spor tesisleri kurar. TMV, 67 ülkede 360 eğitim kurumuyla faaliyet göstermektedir. 2018 yılından beri Irak’ta faaliyet gösteren TMV’nin Irak’ta 14 eğitim kurumu vardır. Bu kurumlarda 2 bin öğrenci eğitim almaktadır. TMV ile Irak Eğitim Bakanlığı arasında Irak’ta başta Kerkük olmak üzere Türkmenlerin yoğun yaşadığı kentlerde görevli 87 öğretmenin İstanbul’da yeterliliklerini geliştirmeleri için işbirliği yapıldı. Irak’ta Türkmenlerin dışında Arap ve Kürt öğrenciler de kayıt yaptı. Irak’ta Türkçe eğitim verilen öğrenci sayısı 300 oldu. 

Harita 1. Dünyada Türkiye Maarif Vakfı

Türkiye’nin ikinci yumuşak güç stratejisi olan ekonomik kalkınmayla işbirliği ve insani yardımlar Türkiye’nin yurtdışındaki cazibesine katkı yapmaktadır. Bu alanda en etkili kurumlarından birisi TİKA’dır. TİKA, “yurtdışında bulunan ortak tarihî, kültürel ve toplumsal mirasın ve değerlerin korunması ve toplumlar arası önyargıların giderilmesi” için başta Türk dili konuşulan ülkeler olmak üzere tüm gelişmekte olan ülkelerde faaliyette bulunmaktadır. Dünyada 5 kıtada 60 ülkede 62 Program Koordinasyon Ofisi bulunan TİKA, 30 binden fazla proje yürütmüştür. Bu projeler Türkiye’nin uluslararası imajını artırmaya matuftur. Ortadoğu TİKA’nın önemli ilgi alanları içinde yer almaktadır. Ortadoğu’da Filistin, Mısır, Lübnan, Yemen ve Ürdün’e ek olarak Irak’ta TİKA Program Koordinasyon Ofisi bulunmaktadır. Ortadoğu ve Afrika bölgesi TİKA’nın 2020 toplam harcamalar içerisinde yüzde 23,79 payla ilk sırada yer almaktadır. Bu bağlamda, TİKA Irak’ta Türkmenlerin yoğun yaşadığı bölgelere destek verdiği görülmektedir. TİKA’nın 2018-2019 yılları arasındaki faaliyetlerini incelediğimizde, TİKA Irak’ta terör faaliyetleri ve çatışmalar nedeniyle hasar gören müesseseleri tadilat etti. Bu bağlamda, TİKA Bağdat’ın Taji bölgesinde yer alan bir lise ve Telafer Üniversitesi’ne ait fakülte binasının tadilat çalışmalarını gerçekleştirdi. Ayrıca, Musul’da kullanılmaz hale gelen Kanser Hastanesi için klinik tesis ederken, Telafer’de kullanılmak üzere 20 adet trafo temin etti. Ek olarak, Selçuklu dönemi ve Osmanlı döneminde önem verilen Bağdat Azamiye Külliyesi (İmam-ı azam Ebu Hanife) için restorasyon çalışması yürüttü. Irak’ta Osmanlı döneminde birkaç kez restorasyona uğrayan Abdulkadir Geylani Türbesini restore etti. 1855 yılında yapılan bir Osmanlı eseri olan ve 2019 yılında yanan Irak’ın Kerkük kentindeki Kerkük Kayseri Çarşısını restore etti. Irak’ta Tuzhurmatu ilçesinde Tuzhurmatu belediyesi ile birlikte yol yapımı çalışması yaptı. Ek olarak, TİKA Bağdat’ta Türkmenlere yönelik yayın yapan bir radyo kanalının kurulması için “Bağdat FM Radyo İstasyonu Kurulması Projesi”ni yürüttü. Restorasyon, ulaşım ve iletişim altyapılarının yanı sıra TİKA acil yardım kapsamında 2019 yılında Irak’ta ihtiyaç sahibi Türkmen ailelere gıda yardımı yapmıştır. 

Grafik 2. En Yüksek Yardım Yapan OECD Ülkelerin Yardımları (2019, Milyon Dolar)

Grafik 3. Türkiye Resmi Toplam Kalkınma Yardımları (2010-2019 Milyon Dolar)

Grafik 2’de görüldüğü gibi, Türkiye dünyada en çok kalkınma yardımı yapan 6. ülkedir. Gelişmekte olan ülke olarak Türkiye liderliğini korumaktadır. Grafik 3’de görüldüğü üzere, Türkiye’nin resmi kalkınma yardımları özellikle 2016 yılından itibaren yükselişe geçmiştir. 2019’da yapılan resmi toplam kalkınma yardımlarının 7.5 milyon doları acil ve insani yardımları ihtiva etmektedir. Türkiye’nin resmi kalkınma yardımlarının neredeyse tamamı (7.6 milyon dolar) Ortadoğu bölgesine yapılmaktadır. Türkiye’nin tüm yardım cinslerinin dahil olduğu iki taraflı resmi kalkınma yardımlarından en çok yararlanan ülkeler arasında 7.2 milyon dolar yardımla Suriye ilk sırada, 59 milyon dolar yardımla Bosna-Hersek ikinci sırada gelirken, Irak 42 milyon dolar ile Türkiye’den en çok yardım alan üçüncü ülke konumundadır. Türkiye’nin resmi kalkınma yardımları dışında yurtdışında insani yardım faaliyetleri ile ön plana çıkan STK’lar da Türkiye’nin yumuşak gücüne katkıda bulunmaktadır. Bilhassa, çatışma bölgelerinde faaliyet gösteren STK’lar bölge insanlarında Türkiye’ye yönelik olumlu algı oluşmasına katkı sağlamaktadır. Bu alanda Türk Kızılayı, Türkiye Diyanet Vakfı, IHH, Cansuyu, Yeryüzü Doktorları gibi STK’lar ön plana çıkmaktadır. Türkiye’den giden STK yardımları 2018’de 826 bin dolar iken 2019’da 349 bin dolar oldu.

4. Sonuç

2004 yılında Joseph Nye tarafından literatüre katılan yumuşak güç kavramı son zamanlarda devletler tarafından rağbet görmektedir. Geleneksel kuvvetlere dayanan sert güç unsurlarına sahip olan devletlerin dünya siyasetinde çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla yumuşak güç unsurlarını edinmeye ve artırmaya gayret etmektedirler. Bir ülkenin siyasi değerleri, kültürü ve dış politika ilkelerinin, meşru görüldüğü ölçüde, diğer ülkeler nezdinde uyandırdığı “çekicilik” olarak tanımlanan yumuşak güç unsurları gündem oluşturma, çekicilik ve yanına çekmedir. Devletler kurumları aracılığıyla gündem oluştururken, değerler, kültür ve politikalar üzerinden diğer devletleri yanına çekme ve cezbetme arayışı içine girmektedirler. Bu manada Türkiye’nin yumuşak güç unsurları olarak değerleri, kültürü, politikası ve kurumlarının Türkiye’nin yumuşak gücüne nasıl katkıda bulunduğunu ele alan çalışma, Türkiye’nin Irak özelinde yumuşak gücünü analiz etmektedir. Türkiye’nin iki yumuşak güç stratejisi izlediğini savunan analizin, ilk tespiti kültürün Türkiye’nin dış politikasında bir araç kullanımıdır. Bu minvalde YTB, Türkiye Maarif Vakfı ve Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlar Türkiye’nin kültürü, dili ve tanıtımına katkıda bulunmaktadır. Kurumların bütçesinde Ortadoğu önemli bir yer teşkil etmektedir. Kültürün bir dış politika aracı olarak kullanımında Türkiye’nin dizi ihraç etmesi Türkiye’ye gelen turistlerin artması açısından yumuşak gücü ile etkileşime girmektedir. Türkiye’nin yumuşak güç stratejisinin ikinci stratejisi STK’lar ve TİKA gibi kurumlar aracılığıyla kalkınma ve insani yardımları yapmasıdır. Gelişmekte olan ülke olarak Türkiye’nin özellikle insani yardım noktasında dünyada ikinci ülke olması imajını güçlendirmektedir.. Türkiye’nin kalkınma ve insani yardım yanında Türk dili ve kültürünü yayma çalışmasını Türkmenlerin yoğun yaşadığı bölgelerde yaptığı gözlemlenmiştir. Nye’ın belirttiği gibi, Türkiye’nin yumuşak güç stratejileri bağlamında Irak’taki yumuşak gücü uzun vadede kalıcı olabilir.